Anı Yaz               Anı Oku
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Abdullah Göktürk


Çok Değerli Kardeşim Faruk,
İçimden direk sana hitap etmek geldi.
Dünya hayatı gerçekten zormuş.
İyi bir insan olmaya çalışmak zor.
Yerçekimine karşı direnmek gibi.
Tutunmak gerekiyor kayıp düşmemek için.
Sen iyi idin. İyi niyetli, iyi kalpli, pozitif.
Allah mekanını en yücelerden eylesin.
Yazılanları okudum ağladığım.
Gurbetteyiz.
Misafir olduğumuz bu gurbeti edepli terbiyeli
bir şekilde bitirebilmeyi Allah bize de nasip etsin.
Ruhuna 40 ar adet Fatiha, İhlas, Yasin ve Fetih okumaya söz veriyorum.
Unutmaktan korktuğum için yazdım.
Selamlar sevgiler dualar senin için yaşadıkça hasenatın artar diye ümitleniyorum.
Hoşçakal kardeşim






Yazım tarih ve saati: 29.10.2017 23:09:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Sevde Nur Topçu


Selam Faruk Abi,
Bazen iç şehrimin bir sokağında rastlıyorum sana.
Bisikletinle geliyorsun, gülümsüyorsun, yardım ihtiyacım varmı diye soruyorsun.
Sadece şunu söylemek istiyorum. Hala bizimlesin. Hala bize gülümsüyor, yardım ediyorsun. Bizi iyilik için şecaatlendiriyorsun. Bize gülümsemeyi, iyiliği hatırlatıyorsun.
Biz her mütebessim yüzde her iyilikte senden bir parça buluyoruz. Bize kattığın ve katmaya devam ettiğin herşey için, 'sen' olduğun için teşekkürler. Bize seni verdiği için Rabbimize şükürler olsun.

Yazım tarih ve saati: 29.10.2017 22:44:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.



Seni tanımıyorum güzel çocuk  ama nedense bir babanın oğlunu bu şekilde gönlünde canlı tutup yaşatması çok tesir etti bana 
Keşke bizde senin kadar temiz Allahimiza kavussaydik 

Yazım tarih ve saati: 19.10.2017 21:49:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Berk Bengi
24-16

Son bes dakikadir falan bakiyorum bos ekrana ne yazacagimi bilemeden. Abi sekiz sene olmus be. Bu gun 24 oldun. O akil disi, kabullenmesi zor olay olmasaydi sekiz yil once, su anda muhtemelen Facebook uyariyordu beni. Faruk'un dogumgunu diye. Profiline girdigimde gorebileceklerimi hayal edebiliyorum. Nerelere gelebilecegini. Muhtemelen doktor olurdun. Oyle hayal ediyorum simdi. Sinavlardan baymis, bikmis ama gulerek poz verdigin fotograglarin... Ben mi? Abi ben hukuk bitirdim. Aynen oyle. 9'uncu sinifta sana ustune kola doktugun icin yumruk atan adam nasil olduysa hukuk okuyabildi. Tekrar ozur dilerim be abi. Saniyesinde pisman olmustum zaten. Dunyada zarar verilecek en son insandin.

Bu gun seni ziyaret edemiyorum abi. Zira uzaklardayim. Ispanya'da yasiyorum artik. Kusuruma bakma. Dondugumde bir ugrarim yanina. Nur icinde yat abi. Eger izliyorsan bir yerlerden. Biliyorum daha guzel bir yer yapamadik dunyayi. Senin kadar fazla gulumseyemedik. Affet. Son olarak buyuk tenefuste sana benden bir Schnitzel abi... (bu arada lisenin son yillarinda kantinde ezilmemek icin tenefuse erken cikmak gerekmiyordu. O gunleri kacirdigina uzuluyorum.)


Yazım tarih ve saati: 25.5.2017 11:44:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erva Topçu


29 ekim perşembe. Bakınca sanki çok olmuş gibi. O kadarözlemişim ki özlemek kelimesi yetmez olmuş. O kadar özlemişim ki özlemin vücutbulmuş hali ben olmuşum. O kadar özlemişim ki yüreğim paramparça olmuş ama benher parçasıyla ayrı ayrı özlemeye devam etmişim. Ve ediyormuşum. 29 ekim perşembe.O perşembeyi düşünüyorum. Daha öncesini. Cumartesiyi mesela. Her şey gözümdecanlanıyor. Her ayrıntıyı aklıma kazımaya çalışıyorum. 29 ekim perşembe. Bir debakmışım her şey bugün gibi. Senden sonra zaman geçmemiş gibi. Ödüm kopuyorzaman geçecek de unutacağım diye.

O acı bıçak gibi yüreği kesince, tek düşünebildiğin “bendevam edebilecek miyim” oluyor. “O gitti, ben bu acıyla kalabilecek miyim?Annemin bu acısını gördükten sonra devam edebilecek miyim?” Sonra zamanla acıözleme dönüşüyor. Bu sefer düşünebildiğin kadar çok şey düşünmeye çalışıyorsun.Hepsini ayrı ayrı. Hepsine sıkı sıkı sarılmak, hiçbirini bırakmamak istiyorsun.Bari onlar gitmesin diye. Hep konuşmak istiyorsun. Aynı şeyleri tekrar tekrar.Hem anlatarak, hem dinleyerek hafızanda yer etsin istiyorsun. Her şeyi unutmakistiyorsun, ona daha çok yer kalsın hafızanda diye. Ondan bahsedince insanlarüzülmesin, teselli etmeye kalkmasın istiyorsun. Sadece dinlesinler,hatırlasınlar, hatırlatsınlar. O bir acı değil. Gidişi acı, o değil. Ogüzelliğin ta kendisi. Hep yazmak istiyorsun. Söz uçar yazı kalır diye. Sengidersin, ben giderim, dünyada bir güzellik kalsın diye. Yazıp yazıp siliyorsun,onun için yazdıkların onun kadar güzel değil diye. Hep okumak istiyorsun.Başkalarının anılarını, güzelliklerini de kendininmiş gibi sahiplenmek için.Ona dair hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak için.

Ara sıra girip sana yazılanları okuyorum. Sık sık hatta. Veher seferinde diyorum ki “Dünyanın en güzel cümleleri çoktan dünyanın en güzelabisinin, en güzel insanının arkasından söylenmiş, bundan sonra yazılan,söylenen hiçbir şey bu kadar güzel olamayacak. Hep biraz eksik olacak. Bizgibi. ” Sonra devam ediyorum. “Dünyanın en güzel günleri de çoktan yaşandı.” Belkigüzel günler göreceğiz, ama en güzelden hep biraz eksik olacağız. Bir sen eksikolacağız. Bir kere eksilince bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmuyor çünkü. Yerindolmuyor.

Rabbim, tövbe isyan etmiyorum. Verdiklerine, vermediklerine,verip aldıklarına binlerce şükür. Acımı, özlemimi sen biliyorsun, yüreğimeferahlık ver. Bizi cennetinde kavuştur.

29 ekim Perşembe 04.05. Rabbim mekanını cennet eylesin. 



Yazım tarih ve saati: 29.10.2015 03:20:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
fahri sarrafoğlu
Şu an hatim iniyoruz

Sevgili kardeşimiz için şu an Fatih Dibek camiinde yapılan özel bir hatim duasındayız ve  sevgili kardeşimiz için de talebe abileri bir hatim indirdi onun duasındayız sizlerden de amin bekliyoruz..
19 ekim 2014

Yazım tarih ve saati: 19.10.2014 18:42:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
serdar yeşil
ev misafirliği

Muhtemelen 2008 senesiydi  Ali Reis abi umreden gelmişti .Eve Allah kabul etsine gelmiştik.  Salonda çok güzel ağırlandık .Bir şey dikkatimi çekmişti ;bütün misafirlerin servis tabaklarını ve defalarca
bütün çaylarını tek başına Muhammed Faruk  servis etmişti. Çok güleryüzlüydü. İçimden maaşallah genelde bu zamanda böyle gençler evde ebeveynlerine böyle yardım etmiyorlar demiştim.

selam ve dua ile
serdar yeşil

Yazım tarih ve saati: 26.5.2014 00:43:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Sencer Sezgin
trb

Kendisini malesef tanımıyorum ama gerçekten tanımayı çok isterdim..Kardeşimle aynı yaşta..resimlerine baktığım zaman yüzünde masumiyet,saflık,temizlik den başka birşey göremedim, dedesinin dediği gibi gerçekten efendi gibi bir hayat yaşadığına inanıyorum onu hiç tanımamama  rağmen....Allah c.c. mekanını cennet eylesin.

Yazım tarih ve saati: 13.11.2013 16:13:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Selman Serim
son ramazan

Vefatından önceki son ramazan da, her yıl olduğu gibi oturdukları binanın altındaki mescide teravih namazlarımızı kılmaya giderdik. Namaz sonrasında muhtelif ikramlar olurdu. Rahmetli, yanında aileden bir iki kişiyle birlikte bu ikramları güler yüzle bizlere getirirdi. Bazı misafirler ona takıldığında gülerek mukabele ederdi. Ondaki bu muhabbetli hal çok hoşuma giderdi. Rabbim anacığına, babacığına ve kardeşlerine bol bol ecirler ve sabırlar, bizlerede ibret almayı nasib eylesin. Amin.    

Yazım tarih ve saati: 30.10.2013 10:20:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Mesut Yılmaz
Gönülleri rahatlatan ayet ve hadisler

" Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman 'İnna lillahi ve inna ileyhi raciun' (Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz) derler.  (Bakara,156)                                                                      "Başına bir musibet gelen kimse, bilahere o musibeti hatırlayıp da 'İnna lillahi ve inna ileyhi raciun' sözünü yenilerse, o musibet eskimiş olsa bile Allah Teala, ona, başına musibetin geldiği günkü ecrin bir mislini yazar."   (Hadis.i Şerif, İbni Mace)                                                                                                                                -İnternette Muhammed Faruk için hazırlanmış sayfayla karşılaştım. Allah azze ve celle rahmet etsin, ailesi ve yakınlarına sabır versin.Faruk'un babası ile konuşmuşluğum yok. Yakınlarından sadece Abdullah Topçu abimizi tanıyorum; o da bir senedir.                                             M.Faruk'un resimlerine baktım, videoları seyrettim, hakkında yazılanları okudum. İnsan hüzünleniyor.. Gözlerim yaşardı ama şunu da biliyorumki bu duyguları en iyi baba olanlar anlar. Arkadaşların evine gidip çocuklarını sevince ya da yollarda anne-babasının yanında küçük çoculları görünce içim sızlıyor. Düşünüyorum da benim başkasının çocuğuna olan merhametim böyle ise kendi evladıma ne kadar olurdu acaba ?                                                                                                                 Dünya işte; dün geçti, bugün yaşıyorsun, yarına çıkacağınsa belli değil. Dertler, sıkıntılar, ayrılıklar... Peygamber efendimiz aleyhissalatu vesselam şöyle dua ederdi : " Ya Rabbi ! Bana öyle yakin verki, musibetler bana kolay gelsin." (Tirmizi)     Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem' in Hazreti Fatma hariç bütün çocukları, kendisi hayatta iken vefat etmişti. Oğlu İbrahim ölünce, "Ya İbrahim! Ölümüne çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbimiz sızlıyor. Fakat, Rabbimizi gücendirecek bir şey söylemeyiz," buyurmuştu.                                                             "Bir çocuk ölünce, Allah'u Teala bildigi halde meleklerine sorar: 'Kulumun çocuğunu aldınız, kalbinin meyvesini kopardınız. Peki kulum buna ne dedi ? Ya Rabbi! Hamd edip, tesimiyet gösterdi. - O kuluma cennette bir ev yapıp, adını da, 'Hamd Evi' koyun."  (Tirmizi)                                                                                                                Ahiret inancı olmayan insan sevdiğini kaybettiğinde, 'Bir daha onu göremeyeceğim !' düşüncesiyle bunalımlara girer, hayatı kararır. Müslümanlar ise bunun geçici bir ayrılık olduğunu bilirler ve tüm sevenleriyle tekrar kavuşacakları o günü beklerler. Okudukları ayet ve hadisler onların gönüllerini ferahlandırır.                                                                                                                    "      "Adn cennetleri girecekleri yerdir.Babalarının, eşlerinin, çocuklarının iyi olanlarıda oradadır. Melekler her kapıdan yanlarına girip, 'Sabrettiğiniz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir,' derler.   (Rad,23.24)                                                                                                                                         Sadece dünyadakilermi ! Allah Resulu sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyuruyor : "Mü'min ölü için cennetten yaygı serilir. Cennet elbiseleri giydirilir. Ona cennetten bir kapı açılır. Kabre cennet kokuları yayılır. Yanına güzel yüzlü, güzel elbiseli, güzel kokular saçan biri gelir. Buna 'Sen kimsin ?' diye sorar, o da, 'Senin salih amelinim' der. Bunu işitince, 'Ya Rabbi! Kıyamet çabuk kopsa ! Ya Rabbi! kıyamet çabuk kopsa da, çoluk çocuğuma ve mallarıma kavuşsam' der," buyurmuşlardır.                                                                                                                                                                    İşte bizleri sevindirecek başka hadisler :                                                                                                          "Melekler ölen mü'minin ruhunu mü'minlerin yanına getirirler. Şüphesiz ki, mü'minlerin ruhları o ölenin ruhundan dolayı sizin kaybettiğiniz bir şeyi bulmanızdan daha fazla sevinirler... (Nesai)                                                                                            "Kıyamette Allah'u Teala, mü'minlerin çocukları için, 'Bunları cennete götürün' buyurur. Melekler çocukların cennete girmesini söylerler. Çocuklar, 'Ana-babamızı almadan girmeyiz' derler. Cenab-ı Hak, çocuklara buyurur ki, 'Ey yavrular! Haydi gidin, ana-babanızı da alıp cennete girin."  (Nesai)                                                                                                                "Cennetlikler cennete girince Allah onlara, 'Size vermemi istediğiniz birşey varmı?' diye soracak. Onlar, 'Ya Rabbi! Yüzlerimizi ak etmedinmi, bizi cennete koyup, cehennemden kurtarmadınmı? Daha ne isteriz, derler.  Bunun üzerine Allah, cennet ehlinin gözlerindeki perdeyi kaldırıverir de onlara verilen en güzel ve en değerli şey Rablerine bakmak olacaktır." (Müslim)                                                                                                 Ölüm hepimizin ortak kaderi. Bizden öncekiler öldü, bizde öleceğiz, bizden sonrakilerde ölecek. Ölümsüzlük sadece yüceler yücesi olan ALLAH' a aittir.                                                                                                                                            "Göklerde ve yerde var olan her şey yok olup gitmeye mahkumdur. Ancak sonsuz büyüklük ve ikram sahibi olan Rabbinin zatı baki kalır."    (Rahman,26.27)             



Yazım tarih ve saati: 7.9.2012 01:31:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
cemal yıldırım
başsalıgı

ALLAH rahmet etsin.Ailesine sabır versin.

Yazım tarih ve saati: 6.9.2012 03:30:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erkut Genç
Ruhuna Fatiha

s.a. bu maili mukaddes topraklardan geldiğim gece maillerimi kontrol ederken tesedüfen basdığım bir link sonucu yazıyorum hayatta hiçbirşey tesadüf değildir muhakkak. Hala üzerimde efendimizin kokusu ve mukakaddes toprakların tozu varken yazıyorum. Rabbim mekanını cennet efendimize komşu eylesin ruhunu şad olsun El Fatiha... amin 

Yazım tarih ve saati: 17.7.2012 23:54:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
esin sayın
Allah sabrınızı artırsın, yüreğinize genişlik versin.

Ben kardeşinin arkadaşının teyzesiyim. Dayanılması zor bir acı. Allah dayanma gücünüzü artırsın, yüreğinize genişlik versin ve başka acı göstermesin inşallah...

Yazım tarih ve saati: 24.5.2012 18:51:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
ÖMER CİHAD VARDAN
Mardin Şube Açılışına Düşen Acı Haber

Mardin Şube Açılısına Düşen Acı Haber

24 Ekim 2009'da Mardin Şubemizi Açıyorduk. Dönemin Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz Misafirimiz olacaktı. Mardin'e indikten sonra ilk önce kahvaltı yaptık, Sonra il protokolünü Ziyaret ettik. Ardından  da Şube açılışını Sayın Bakanımızın katılımımıyla gerçekleştirdik ve yemeğe geçtik. Her şey güzel gelişiyordu.
Yemek sonrası Bakanımızı yolcu ettikten sonra gelen acı haber tüm dengemizi bozdu. Genel Başkan Yardımcımız Ali Reis Topçu beyin Evladı M. Faruk'un Trafik kazası sonrası yoğun bakıma alındığı haberi hepimizi yıktı. Sağlıklı bir haber de alamıyorduk. Hangi uçakla gönderebileceğimizin araştırmasını yaptık ve onları hızlı bir şekilde Gaziantep'ten gönderebileceğimizi tespit ettikten sonra, Ali Reis ve Dursun Topçu'yu bir araçla acilen gönderdik.

Programın devamında,Şanlıurfa'da tüm ilin işadamlarına ve MÜSİAD üyelerine yönelik bir toplantı yapacaktık. Hatta Urfa'ya giderken,Kendisi Urfalı olan o günkü Yönetim Kurulu Üyelerimizden Nurettin Nebati'nin köyüne uğrayıporada onun misafiri olacaktık. O Saatten sonra yaptığımız her şey tatsız, Tuzsuz ve ruhsuz geçti. (Nurettin Bey 2011 Genel Seçimlerinde milletvekili seçilmiştir.)

Ertesi gün İstanbul'a dönüp, Ali Reis'in oğlunun yanına gittiğimizde tüm ailenin Şişli Etfal'de nöbet tuttuğuna, Tüm sevenlerinin devamlı gidip geldiğine şahit oluyorduk. M.Faruk bir türlü komadan çıkmıyordu. Herkes ona dua ediyor, Allah'tan onu ailesine bağışlaması için yalvarıyor, yakarıyordu. Ama 29 Ekim sabaha karşı Maalesef Faruk'u Kaybediyorduk. Şu an bile bunları yazarken o günleri tekrar içim yanarak hatırlıyorum. Bir kez daha Faruk'a Allah'tan rahmet ve çok sevdiğim ailesine ve tüm yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle hem Faruk'un hem de tüm ölmüşlerimizin ruhuna Fatiha okuyalım.
CİHAD ve MÜSİAD - ÖMER CİHAD VARDAN - Timaş Yayınları -S.114 


Yazım tarih ve saati: 27.4.2012 12:05:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Şadi
Mübarek insan inanıyorum ki cennet köşklerindesin inşaAllah

Üstad Bediüzzaman Hazretleri(r.a) Mektubat isimli eserinin 1.Mektubunda ölümün nimet olduğu hususunda çeşitli örnekler vermiştir.Ölüm,ağırlaşan hayat vazifesinden hayat yükünden kurtulup vefat eden dost ve ahbablarımıza kavuşmak için bir kapı olduğu gibi,sıkıntılı ve dar dünya hayatından çıkıp geniş,ızdırapsız baki bir hayata ulaşma ve Allah'ın rahmet dairesine girmeye vesiledir.Ayrıca ihtiyarlar için ölüm pek büyük bir nimettir.Zira bu dar,sıkıntılı,dağdağalı dünya hayatında ölüm olmasaydı atalarımız yaşlı halleriyle yanımızda bulunsaydı ne kadar sıkıntıya düçar olacaktık.Ölüm musibetzedelere ve hasta insanlara dahi bir nimettir.Zira ölüm ile bu insanlar bu sıkıntılardan kurtulmaktadırlar.Ölümün nimet olması mümin insanlar için geçerlidir.Zira dalalet ehli için ölüm azap içinde azaptır.

Yazın güze ve kışa yer vermesi ve gündüzün akşama ve geceye değişmesi katiyetinde gençlik ihtiyarlığa ve ölüme değişecek.Zira her gün bir şehri mezaristana boşaltan ölümün hayattan ziyade bir isteği vardır.Allah ölümle bizi huzuruna alacak ve hesaba çekecektir.Dolayısıyla fani ve zevale mahkum olan şeyleri bırakıp kalbimizi Allah'a yönlendirip Allah için çalışmalı,Allah için işlemeli ve onun rızası dairesi hareket etmeliyiz.Dünya bize bir gün haydi çık demeden biz ona Allahaısmarladık demeliyiz

Allah ölümü, Allah(c.c)'a Resulüne (a.s.m) ve Üstadımıza(a.s) kavuşma vesilesi sayan ve ölümü gülerek karşılayan kullarından eylesin...


Yazım tarih ve saati: 10.4.2012 00:36:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
muhammed faruk bozkurt
adaşlık

Benim adımda muhammed faruk nadir bulunan bir isim acaba başkasının böyle bir ismi var mıdır diye merak ettim ve seni gördüm ailene başsalığı dilerim...TEŞEKKÜRLER!



Yazım tarih ve saati: 23.3.2012 11:17:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Bilal AKKAYA
Hat


Yazım tarih ve saati: 19.11.2011 12:55:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
....
Yabancıdan..

Faruk ben seni hiç tanımadım. Görmedim hiç yüzünü, o çok güzel dedikleri gülüşüne şahit olmadım, esprilerini duymadım. Bana ulaşan sadece gidişinin ardındaki acıydı. Ama o da öyle bir oturdu ki içime, birini tanımadan sevmek gibi tanımadan üzülmeyi yaşadım adını her duyuşumda. Öyle bir üzülmek ki, içim yanarken döküldü gözyaşlarım. Çok gençtin, küçüktün daha, en çok sana mı ağladım yoksa ardında kalanlara mı bilmiyorum. Hep denir, herkes bilir, ölüm Allah'tan, hepimiz eminiz melek olup yükseldiğine, fakat özlemek fena. Sevilenin sonsuz yokluğuna nasıl katlanır seven? Ben üzen sevenlerindi belki, özlemini gözlerinde gördüğüm; belki kendimi koydum yerlerine, çocuğum abim kardeşim gitseydi diye; ah Faruk, öyle gençtin ki.. gençsin ki. 
Ara ara geliyorum buralara, yeni yazı eklenmiş mi diye bakıyorum, her ihtimalde baştan okuyorum her anıyı, tüm harfler yumruk oluyor boğazımda, gözlerimin buğusundan göremez oluyorum sayfayı. Beni görsen "kim bu" dersin belki, ben biliyorum ama artık seni, suretinin de yanında neleri sevdiğini, neler istediğini. Ne garip dimi, yokluğunda bulmam seni.
Canım kardeşim, gittiğin güzelliklere ailenin de ellerinden tutup eriştirirsin inşallah, Allah mekanını firdevs cenneti eylesin. 

Yazım tarih ve saati: 29.10.2011 03:39:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erva Topçu
İki
Bundan iki sene önce, bugün ve bu saatlerde, sen gittin meleğim. Ben aldığım iyi haberlerle senin geri geleceğine inanıp, uyandığımda daha da iyi haberler almanın umuduyla uyurken, sen gittin. O kadar inanmıştım ki geleceğine, o kadar inanmıştım ki iyileşeceğine, gitmeyi sana yakıştıramadım. Gitmemeliydin sen, geri gelmeliydin. Buna inanmıştık biz. Bunu bekliyorduk. Ama olmadı meleğim. Gittin. Tabii ki kızmıyorum. Kime ne için kızabilirim? Gitmen gerçekten gerekiyormuş ki gittin. Yoksa sen de gitmek istemezdin biliyorum. Bizi böyle bırakıp gitmezdin. Bizi böyle eksik, ve sensiz bırakıp gitmezdin.

Evet kızmıyorum, kızamıyorum ama özlüyorum meleğim. Çok özlüyorum. Daha ne diyeyim ki? Diyecek başka bir şeyim mi var? Sen gittiğinden beri her şey aynı. Biz aynıyız. Bıraktığın gibiyiz. Eksiğiz. Ve özlüyoruz.

Yazım tarih ve saati: 29.10.2011 02:37:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
RECEP ALİ TOPÇU
Çınar ağaçları ancak temiz bir kaynaktan beslenerek varolabilirler.

Yıllar önce rahmetli Muhammed Faruk evladımızın dedeleriyle, büyükleriyle çalışma, Bursa'daki nalburiye dükkanımızda satabileceğimiz malzemeleri kendilerinen satın almayla başlayan bir dostuluğumuz var. Bu alışveriş biz hırdavat işlerini bırakana kadar  mutlu bir şekilde sürdü.

Daha sonraları Benim Dursun Topçu bey ile aynı yerde askerlik görevimize başlamamız, kardeşim Dr. Ercan Topçu beyin muhterem Ali Reis Topçu bey ile umre arkadaşlığı ve devamında ailece görüşmeler, iş aleminde muhtelif platformlarda bir araya gelmelerle bugüne ulaşmış olduk. Güzel bir yolculuktu. Yolda, yolculukta, yolcular da güzel di şükürler olsun.

Çınar ağaçlarının varolabilmesi, yaşıyabilmesi için muhakkak temiz su kaynaklarından beslenmesi gerekir. Eskiden büyükleririmiz su ararken nerede bir çınar ağaçı görürlerse hemen yakınlarda bir temiz su kaynağı var der ona göre sondaj yaparlarmış.

Aynen gül yüzlü, güzel kardeşim, rahmetli Muhammed Faruk gibi insanların yetişmesi için Topçular Ailesi çok müsait ve temiz bir kaynaktı. Muhammed Faruk iyi bir ortamda dünyaya gelmiş, iyi ve temiz bir trafo bulmuştu. Güzel bir bahçe idi, güzel bahçıvanları, güzel kokuları ve değerleri vardı o bahçenin. Ben şahsen yaptığımız ticari çalışmalarda buna şahidim. Hiçbir yanlış yapmadılar, harama, hileye, haksız kazanca girmeden, tertemiz bir iş yaptılar, sizlere helal lokma yedirdiler. Bu temiz ortamların tabii ki mahusülü de temiz olacak, goncası, gülüde sevimli ve güzel kokulu olacaktı M. Faruk kardeşim gibi.

M. Faruk kardeşim dünya teşrif ettiklerinde umarım kendisi ağlıyordu ancak çevresindekiler seviniyordu. Çünkü anne karnında ekmek elden, su gölden hayat bitmiş bambaşka bir hayata geçiyordu. Ama o bilmiyordu burada yeşillikleri, güzellikleri ve ağlıyordu.
Bu dünyaya geldiğinde gereksiz yere ağladığının farkına vardı. Balıklar gibi su içinde yüzemiyordu, ancak bu dünya anne karnındaki hayata göre daha renkliydi, pek çok dostalrı vardı, yeşillikleri vardı. Bunların yanında sorumlulukları da vardı. O öyle bir hayat yaşadı ki giderken o sevindi, çevresindekileri, bizleri üzdü. Hani Yüce Peygamberimiz efendimiz (sav) insanları tanımlarken ikiye ayırıyordu. Geldiğinde sevindiren, gittiğinde sevindiren insan. M. Faruk geldiğinde sevindirdi, ışık insan oldu, oksijen insan oldu. Ailede, çevrede gönülleri ferahlattı, etrafı aydınlattı. Gittiğinde ise geride çok güzel izler bıraktı.

O oksijen insan olmayı tercih etti. Negatif bir insan olarak geldiğnde insanları üzen, gittiğinde iz değil is bırakan biri olmayı tercih etmedi. Belki ne ile karşılaşacağını bilmiyordu, ancak şu anda eminimki ruhlar aleminde de aynen dünya ile anne karnındaki hayatımız arasındaki fark kadar bir fark oluşmuş, dünyadan çok daha güzel, çok daha naif iklimde, alemde yaşıyordur.

Yüce mevlam buradaki gibi aynen ruhlar aleminde de yüzünü güldürsün, tebessümü ton ton yüzünden hiiiiiiiç eksik etmesin. Burada bizleri sevindirdiği gibi Yücem Mevlamızda (cc) kendisini sevsin.

Aydınlık yüzlü Muhammed Faruk kardeşim,

Mevlam güzel aileni birlik ve beraberlikten ayırmasın.

Bu yazıyı nasıl girdiğimi de bilmediğim sayfana kandil günü yani 2011 regaibinde yazıyorum. Bizim dünyamızda olmayan, seninle birlikte olan bir güzel insandan, bir kardeşinden sana haber vermek istiyorum. Asıl memlekete göçtükleri, rahmeti rahmana kavuştakları kasım 2010'da yaşı, senin yaşlarına çok yakın idi. Rahmetli Mehmet Akif Topçu evladımdan bahsetmek istiyorum. Kendisi senin gibi önden gidenlerdendi. 
Kendisiyle tanışmanı arzuluyorum. Muhtemelen çok yakınsınızdır birbirinize. O da senin gibi iyi niyetli, enerji dolu, sevgi dolu bir yüreğe sahipti. O da giderken çok izler bırakmıştı. Sadece sana göre biraz daha zayıftı. Çok iyi arkadaşlık kuracağınızdan eminim.

Umarım her ikinizde Yüce Peygamberimize komşu olursunuz.
Sizin orada büyüklerinizle hep birlikte çok mutlu olduğunuzu biliyoruz.
Bizler sizleri unutmuyoruz, lütfen sizlerde bizleri unutmayınız.
Arada bir de olsa rüyalarımızda bizleri ziyaret etseniz çok mutlu oluruz.Lütfen önden hakka ulaşanlar olarak, öncüler olarak bizim için yaşarken hakka kavuşmayı, yakınlaşmayı, günahlarımızı azaltmak, sevaplarımızı çoğaltmamız için dua etmeyi unutmayın. Dünyanın en güzel mezarı gönüllerdir, kalplerdir. Sizler bizlerin, pek çok insanın gönüllerini yaptınız, en güzel yaşam alanı olan gönüllerde hala yaşıyorsunuz. Bazen yanımızda, aramızda hissediyoruz sizleri.

Peygamberimizin, evliyaların, ecdadımızın, büyüklerimizin, dedelerimizin, ninelerimizin velhasıl tüm komşularınızın kandilini kutluyoruz, dualar, fatihalar, salavat-ı şerifler gönderiyoruz hepinize. Mevlamızın (cc) şefkat, rahmet ve merhamet eli üzerinizde olsun.

Hayırlısıyla hep birlikte buluşmak, görüşmek üzere...Lütfen sabredin. Bizlerde geliyoruz... Yolcuyuz, yolcu yolda gerek...

Doğum ile ölüm arasındaki sokak olan hayat yolculuğumuzda biz dünya misafirlerine ders olur diye aşağıya bazı hikmetli sözler ilave ediyorum:


§  İnsan doğmak kolay, insan ölmek zordur. Rüştü Alçı

§  Hayatı ölügeçmeyenler ölümleriyle de hayat verirler.A. Cemil

§  Şerefli birölüm şerefsiz bir ömürden daha iyidir. Tacitus

§ Yaşadığınızgibi ölürsünüz. Öldüğünüz gibi dirilirsiniz.  Hz. Muhammed (sav)

§  Ne kadaryaşadığımız değil, nasıl yaşadığımız önemlidir. Anonim

Bedenintoprak altına girmesi ölüm değildir, ahirete doğuştur. Ö. Tuğrul İnançer

§  İnsanlar uykudadır, öldükleri vakit uyanırlar. Hz. Muhammed (sav)

§  Ölüm güzelşey, budur perde arkasından haber, Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber? Necip Fazıl Kısakürek

§ Herkesbu misafirhaneye uğrar ve bir iz bırakır gider.

§ Yaşayanmevta olmaktan bin kat daha iyisidir ölmüş biri olmak…





Yazım tarih ve saati: 2.6.2011 12:51:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Sinan Çilesiz
Hayat Kurtaran Muhammed Faruk

Yıl 2002, aylardan Ağustos. Yer Reşadiye Köyü. Kızım Fulya 3,5 yaşında, arkadaşlarıyla komşumuzun havuzunun etrafında oynuyorlar. Bizler uzaktayız. Fulya derinliği 2m olan havuza düşüyor, yüzme bilmiyor, etrafta onu kurtaracak bir yetişkin yok. Faruk durumu uzaktan görüyor, henüz 9 yaşında, o da daha çocuk, hiç düşünmeden dalıyor ve Fulya'yı kurtarıyor.

Doğum günün kutlu olsun Faruk! Seni çok seviyoruz ve çok özledik.

Sinan, Jülide, Fulya


Yazım tarih ve saati: 24.5.2011 11:49:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erva Topçu
Bir Yaş Daha...

Gideli bir buçuk sene oldu meleğim. İki doğum günü geçti. İki yaş. Büyüdün mü daha ? Ben yetişebilir miyim sana ? Hani sen sürekli avizeler çarpardın ya, ben de çarpıyorum. Ben de büyümüş müyümdür ? Yaklaşıyor muyum sana ? Görüyosun bizi biliyorum. Hatta görmekten de öte bizimlesin sen.Seni göremesem de, dokunamasam da, sen burdasın. İnanıyorum. Çünkü buna inanınca her şey daha kolay.

 

Daha kolay dediğime bakma sen. Sensiz kolay değil. Yetmiyor hissetmek. Özlüyorum çok. Görmek, dokunmak, sarılmak istiyorum. Sen yanımdayken sana kaç kere sarıldığımı hatırlamıyorum. Belki bir, belki iki. Ama şimdi o kadar istiyorum ki bunu. Sıkı sıkı sarılıp, hiç bırakmamayı seni. Belki de gidişine engel olabilmeyi.

 

On dört sene, sürekli beraberdik biz. Ne zaman ihtiyacım olsa yanımdaydın sen. Hatta ihtiyacım olmadığını düşündüğüm zamanlarda bile. O zaman bundan hoşnut olmasak da, birlikteydik. Aynı okuldaydık, sürekli aynı kurslara gittik, yollarda hep beraberdik. Memnun değildik. Sen beni fazlalık görüyordun, ben sana gerek olmadığını düşünüyodum. Değilmiş öyle. Çok gerek varmış sana. Olmazmış sensiz. Olmuyor da. Hep eksik bir şeyler. Ve hep eksik kalıcak.

 

Gidişinle koskocaman bir boşluk oluştu hayatımızda. Ne koyarsan koy, mümkün değil dolmaz. Ne doldurabilir ki gidenin yerini ? Hiçbir şey. Yavaş yavaş kabulleniyoruz. Sensizliğe alışmayı deniyoruz. Ama dedim ya, kolay değil. Sensiz devam etmek kolay değil. Her yerde senden bir parça varken, sensizlik kolay değil.

 

Altı kişilikti bizim hayatımız, her şeyimiz. Sen gittin ya, boş kaldı yerin. Bomboş.

 

Ve ben çok özledim seni. Çok özledik.

 

Bu kadar aslında. Hepsi bu. Özledim. Çok özledim.

 

Bi an çıkıp gelsen. Sadece bi an. Son bi kere daha görsem seni. Son bi kere daha sarılsam sana. Son bi kere. Yetmez biliyorum. Ama hiç olmazsa bi kere ?

 

Çok özledim çünkü. Çok çok özledim.

 

Ve ne kadar sevdiğimi anladım seni. Meğer sen benim en kıymetlilerimdenmişsin. Değerini anlamam için kaybetmem gerekiyomuş seni. Geç de olsa anladım meleğim. Hem de çok iyi anladım. Ve şu an elimde bir sürü keşkem var. Ama sen yoksun. Değiştiremem hiçbirini, düzeltemem. Geri getiremem seni. Sadece özleyebilirim.

 

Özlemek de güzel. Hiç giderilemeyecek bi özlem olsa da. Çünkü hepsi güzel anılar. Çok güzel. Ve onları özlemek, hiç yaşanmamış olmalarından çok çok daha güzel. Başka hatıralarımız olmiycak, hiçbirinin tekrarı olmiycak, ama hepsi bir zamanların gerçeği. Ve o zamanlar güzel zamanlar. O yüzden hepsi çok güzel o anıların. Sen varsın hepsinde.

 

Anıların her biri için, her bir dakikası için ayrı ayrı teşekkür ederim sana.

 

Söyliycek başka bi şeyim yok.

 

Sadece özledim meleğim.

 

Ve iyiki doğdun. İyi ki.

Yazım tarih ve saati: 24.5.2011 00:16:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Murat Sungurlu
Sadece birkaç kelam

Ben, bu melek yüzlü kardeşimi tanımam hatta ailesi ile de çok geç tanıştım maalesef cenazesinde de bulunamadım.
Her cuma günü ailesinden gelen hadis-i şerif in altında adına düzenlenmiş web sayfasını inceleyince sadece hepinizin duygularını paylaşmak için birşeyler yazmak istedim.
Ne mutlu ona ki arkasında böyle sevenleri ve böyle bir ailesi var.
Mekanın cennet olsun canım kardeşim...
Allah bize de cenneti nasip ederse orda senin gibi güler yüzlü kardeşlere ihtiyacımız var


Yazım tarih ve saati: 20.5.2011 14:57:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Elif Türker
Özledik...

ah farukcum bugün yaziyorum ama yaziyim... profilini dolastim ve bu sayfaya geldim.. özledik yahu seni... dedim kendime bu cocuk daha yasiyacakti kendi hayatini kendi ayaklarin üstünde kurup, bir gün da kendi ailesine sahip olacakti... bukadar erken gittin bizden ama neden simdi... meger bu kadar cabuk bitiyormus hersey.. :(
faruk daha 16 yasindaydin ve kendimi senin yerine koydum, daha kötü birsey olamaz dedim, bu yasta.. daha hic birsey cok baslamamisken herseyin bitmesi.. ne komiktin sen güleryüzlü iyi bir cocuk..yüksek sesinle herkezi güldürürdün..daha hepiniz hazirliktaydiniz ben ise 8A daydim.. cok takilirdik sinifca ve gülerdik.. muhabbetimiz bol eglencemiz bitmez olurdu, sakalar yapardik cok,kahkahlar bitmek bilmiyordu :D... umarim iyisin ve suanda bizleri izleyip, gülümseyerek asagiya bakiyorsundur..
elif.

Yazım tarih ve saati: 16.5.2011 17:20:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
fethi KAYA
Öncü olmak ...

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Ümmetimden kimin iki öncüsü varsa, onlarla birlikte cennete girer!"

Hz. Aişe (ra) sordu: "Bir öncüsü olan?

"Bir öncüsü olan da, ey (hayırda) muvaffak olan!" buyurdular.

Hz. Aişe tekrar sordu: "Ümmetinden hiç öncü göndermeyen?" "Ben, ümmetimin öncüsüyüm,
şefaatimle onları cennete ben sevkedeceğim.
Hatta ben bütün öncülerin en büyüğüyüm. Çünkü ücret, çekilen meşakkate göre büyür).

Benim ki gibisine de hedef olmayacaklar. (Onların beni önden göndermekten daha büyük bir kayıpları, daha acılı bir musibetleri yoktur ve olmayacak da.

rahmetli kardeşimle birkaç defa babasıyla birlikteyken görme ve bir arada bulunmuştuk. yine sanıyorum pazar kahvaltılarının birinde etilerde sünnet olduğu üzere herkes kendini tanıtıyordu. sıra faruk kardeşimize geldiğinde rahmetli sedece ismini söylemiş ve devamında Ben Ali Reis Bey'in oğluyum diyerek kısa kesmişti. tabi orada bulunan arkadaşlar gülmüş.ve ondan sonra bazı arkadaşlar onun gibi ismini söyledikten sonra da bizde Ali Reis beyin arkadaşıyız demişlerdi.

sevgili faruk kardeşimiz mekanın cennet olsun. Rabbim seni tıpkı bir akıncı gibi yanına aldı.

üstat sezai karakoç un mısralarında dile getirdiği gibi. Mevla sevdiği kullarının dünya da ki sürgününü uzatmıyor. faruk kardeşimizinde dünya sürgününü uzatmadı.

...................................

Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda

Verilmemis hesaplarin korkusuyla

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim

Ülkendeki kuslardan ne haber vardir

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir

Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir

Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir

Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir

O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir

Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir

Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir

Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir

Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir

Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili


RUHUN ŞAD OLSUN....

SEVGİLİ KARDEŞİM:

Yazım tarih ve saati: 31.10.2010 04:29:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Hasan KATI
Allah rahmet eylesin

Ben babasını tanıyorum, okul (İTÜ) arkadaşım. Muhammet Faruk'la tek anım cenazesine katılabilmek oldu. Dünyası güzelmiş ki cenazesi güzeldi. İnşallah ahireti de sevenleri ile güzel olur.

Yazım tarih ve saati: 30.10.2010 14:17:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
M.Emin Atak
Sana

Bir şeyleri değiştiremeyeceğim gerçeği zaman zaman o kadar sert çarpıyor ki suratıma, gözyaşlarımın masaya çarptıklarında saçılmaları gibi adeta, patlıyor zihnimde, ve gideni geri getiremeyeceğim gerçeği o kadar rasyonel ki, hayat neden bu kadar kesin çizgilerle ayrılıyor diye düşünüyor geride kalan, kuponla bir şeyler almanın heyacanı bir yana, sonunda bir şeyler elde edeceğimizi bilmenin getirdiği his, her gün artan ‘dökülen gözyaşı sayısı’ nın ve ‘gidensiz geçen günler miktarı’ nın ve duyulan özlemin katlanarak artışının sadece sonsuza gideceği, hiçbir şeyi değiştirmeyeceği gerçeği de bir o kadar can yakıyor, gideni geri getirecek kupon yok maalesef, beklicez biz de madem diyorum böyle olunca da, bizim gazetemizi hala basıyorlar, demek ki mürekkebimiz bitmemiş, öyle ya?





Bizim havadisin de mürekkebi bitince demek kavuşucam benden önce gidene, ama gel gör ki burada yazılan her sayfada senden haberler var, senden sözediyor, hasretle okumak düşüyor bana da, bazen resmini de basıyorlar, sonra gene ıslanıyor sayfalar bir anda, ama sen eminim görüyorsundur uzaklardan o ıslanan sayfaları, seni burada özleyenlerden haberdarsındır elbette, öyle ya melekler her şeyi görürdü nasıl olsa, ben seni göremesem de ...





Seni hatırlatan bazen yanık bir melodi oluyor, bazen rüzgardan dolayı kayıp üstüne kapanan fotoğrafın, bugünse, artık çalışma masanın üstünde duran akvaryumdaki balık oldu mesela, o da yalnız kalmış aslında bakarsan, diğer balıklar da onu terk etmiş, gitmişler geri gelmemek üzere, senin gidişin gibi, onların defterlerinin de mürekkebi bitmiş demek.





Hasretim benim eski çınar ağaçlarına benzedi içimde, bu kadar büyüyeceğini tahmin edememiştim, üstelik şimdiden ve bu hasret daha kim bilir kaaç sene daha yaşayacak, gün geçtikçe büyüyecek, o çınarlar gibi dallanıp budaklanacak genişleyecek.





Çınar ağaçlarını öldükleri zaman keserlermiş ya ancak, işte aynen öyle, maalesef bu hasret te, benimle birlikte biticek küçük kardeşim …





Tatlı dillim güler yüzlüm, gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?

Yazım tarih ve saati: 29.10.2010 23:35:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
elif cevahir tuzlakoğlu
ABLAMA...

Muhammed Farukçum seni kaybedeli bir sene olmuş ve ben hala senin için senin güzel yüreğin için ailene bir teselli olur diye hep yazı yazacaktım her seferinde yazdım ve sildim kardeşim...ne zor bir acı senin olmayışın biz hatırladıkça yüreğimiz dayanmıyor içimiz acıyor seni özlüyoruz kim bilir ayşe ablam -ali reis abimiz nasıl geçirdiler şu seneyi...anneni her gördüğümde ve ya sesini her duyduğumda daha iyiye gider mi acaba diye düsünürken ayse ablam pek toparlayamadı sanki...Rabbim hızır a.s ı yanınıza yoldaş etsin-Eyüp a.s ın sabrından sizlerin yüreğine serpsin..cok ama cok sevdiğim ender ailelerden ve cok beğendiğim dostlarımızdan hatta akraba olarak görebileceğim nadide insanlardandır bu değerli aile..sizi cok sevdik..sizin acınız bizleride inanılmaz yaraladı ama Rabbim onu hepimizden daha cok sevdi ki yanına aldı..inşallah cennette sizi o karsılayacak ayse ablacım...Muhammedimiz sanslı o günahsız tertemiz Rabbinin yanında...bizler yanalım halimize...inşallah hem bu dünyada hem de ahirette hep beraber olabılmek duasıyla..Rabbim sizi nazarlardan korusun tüm diğer evlatlarınıza sağlık sıhhat hayırlı ve huzurlu iman dolu ömürler versin sizleri de birbirinizden ayırmasın inşallah...sizi özleyen kardeşiniz elif...

Yazım tarih ve saati: 29.10.2010 23:05:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Bilal AKKAYA
Hat


Yazım tarih ve saati: 29.10.2010 10:32:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erva Topcu
Only the good diye young

Sen gittiğinden beri çok şey değişti meleğim. En basitinden bizim artık bir parçamız eksik. Sen yoksun. Sensiz biz de tam değiliz. Sen gideli tam bir sene oldu. Bu bir senede biz iyi kötü pek çok şey yaşadık. O iyilerin hiçbiri tam iyi değildi biliyor musun. Hepsi biraz eksikti. Hep sen eksiktin meleğim. Çok özledik seni.

Dile kolay bir sene oldu. Ama hala alışamadım ben sensizliğe. Masanda birini görünce hep sen sanıyorum ilk. Senden başka kimse oturmazdı ki oraya. Senden fırsat kalmazdı ki. Hiç kalkmazdın sen ordan. Keşke o gün de kalkmasaydın meleğim. Ben kaldırmıştım seni. “Hadi git artık, geç kalıcaksın.” demiştim. Ama ben dershaneye gidip gelmeni kastetmiştim. Sen yanlış mı anladın da nerelere gittin meleğim ? Bilmiyordum ben senin uzaklara gidiceğini. Bilsem kaldırmazdım seni. Sanki kadere karşı gelebilirmişiz gibi. Evet biliyorum değişmezdi bir şey. Ama düşünmeden de edemiyorum.

Senle her karşıdan karşıya geçişimizde beni arabaların geldiği tarafa atıp : “Sen bu tarafa geç araba çarparsa ilk sana çarpsın, hızını alsın, çarparsa sonra bana çarpsın.” derdin sonra da gülerek geçerdik. Onu bile düşündüm. Keşke dedim o gün de yanında olsaydım. Gene beni atsaydın arabaların geldiği tarafa. Hem benim boyum daha kısa ya, benim kafama çarpmazdı belki. İkimize de bir şey olmazdı. Birlikte gelirdik gene geri. Bunun gibi bir sürü ihtimal bulabilirim. Senin hala burda, bizimle olduğun. Ve eğer gerçek olucaklarını bilsem, hiç durmadan, gece gündüz yeni ihtimaller arardım. Ama olmayacaklar işte gerçek. Düşünmek, o ihtimalleri gerçek yapmıyor. Zaten gerçek olmalarına imkan da yok. Gittin sen. Ama alıkoyamıyorum kendimi düşünmekten. Belki de içimde biryerlerde benim bile farkında olmadığım bir umut var hala. Gitmemiş olmamana, gitmiş bile olsan geri geleceğine dair. Yapabilir musun ? Gelebilir misin geri ? İki dakika da olsa bizimle olabilir misin ? Gülebilir misin her zamanki gibi ? Yapamazsın biliyorum. Ama bunları düşünmek gittiğini kabullenmekten daha kolay. Çok daha kolay hemde. Gittiğini kabullenmek çok zor çünkü. O yüzden kabullenemiyorum ben de. Belki de kabullenmiyorum. Sanki kabullenmeyince gerçekliğinen bir şey eksilicekmiş gibi. Ben böyle kandırıyorum kendimi. Böyle böyle geçiriyorum zamanımı bilinçsizce.

Aynı o bir hafta gibi. Hiçbir şey hissetmeden. Her şey o kadar ani olmuştu ki, beynim uyuştu sanki, hiçbir şey hissedemedim. Sadece bir umut vardı içimde. Bize hep iyi şeyler söylediler çünkü. Hep daha iyi dediler. İyiye gidiyor durumu dediler. Bizim duymak istediğimiz de buydu zaten, inandık hemen. Aksine hiç ihtimal bile vermedik. Yoktu bizim için öyle bir ihtimal. İyi olucaktı her şey. Sen çok iyi olucaktın. O hastaneden çıkışın öyle olmayacaktı. Eve gelicektin sen. Hastanede öyle dururken, amcam geldi yanıma. “ Ağlamak yok o iyi olucak” dedi. “ O iyi olucak, eve gelicek, biz de ona kızıcaz niye dikkat etmedin diye.” dedi. Evet dedim. Kızıcaz. O yüzden mi gelmedin meleğim ? Gelsen de kızmazdık biz. Sadece sevinirdik. Keşke gelseydin.

O gün kimsenin ağzından “O öldü.” cümlesi çıkmadı. Söyleyemedi kimse. Ölümle seni yan yana getiremedi kimse. Yakıştıramadı sizi birbirinize. Kelimelere de gerek yoktu zaten. Sessizlik anlatıyordu her şeyi. Ve tabi gözyaşları.

Sen bunların hepsini biliyorsun zaten. Ordan görüyosun bizi biliyorum. Her şeyden haberin var senin. Bizimlesin sen hala. Heryerdesin sen.

“Pişman değilim yaşadıklarımdan, Öfkem belki de yaşayamadıklarımdan” demiş Nazım Hikmet. Seninle yaşadığımız her şey, hatırladıkça yüzümde tebessüme neden olan eşsiz anılar. Ama birlikte daha çok zaman geçirebilmiş olmak için nelerimi vermezdim. Sen bizimleyken, seni kovmak yerine değerini bilseydim keşke. Özür dilerim meleğim.

Yazım tarih ve saati: 29.10.2010 03:08:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Serra Hacialioglu
dunyada bir yerlerde bir bayram gununde...

Kardesim Faruk,bir ramazan bayrami buranin yerel saati ile ogle saatlerinde bayrami evden uzak gecirmenin hafif buruklugu ama bayraminda o guzel coskusu icersindeyim.Asla gecmeyecegini dusunsek de gunler hizla akip gitti ve bir bayram daha geldi,bizler dunyevi hayatimiza geri donmus gibi gorunsek de sensizligimizi hic unutmuyoruz.bilgisayarla ilgili yasadigimiz her sorunda aklimizda sen,severek yedigin bir seyi gordugumuzde aklimizda sen,gulusu guzel insanlar gordugumuzde aklimizda sen,kandillerde,kadir gecesinde baska ulkelerde farkli camilerde,her duada,okudugumuz Kur`an da,Muhammed adini duydugumuzda.Kisaca seni her zaman buyuk ozlemle ve yerinden emin olarak huzurla aniyoruz.Seni tanimayan kalmasin diye herkese anlatiyor onlardan da sana dua aliyoruz.Burada Buffalo`da seni taniyan kadir gecesinde orucunu acmadan ya da teravih de sana ayrica dua eden,bayram sabahi kahvaltida seni anip sana selam gonderen benimle beraber bir cok musluman kardesin var artik.En basta annenin,babanin,kardeslerinin ve tum ailemizin,sonra da seni taniyan seven ve dualarinda bulunduran tum muslumanlarin bayramlari mubarek olsun.Seninde Ramazan bayramin mubarek olsun guzel kardesim...

Yazım tarih ve saati: 9.9.2010 20:48:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Sabri ÖZ
görmeden sevmek..

Anımızda sen yoksun.. ama seninle paylaştığımız bir anı aslında! Sevgili kardeşim, o günü hiç hatırlamak ve hatırlatmak istemiyorum ama bir şeyi yazmak paylaşmak istedim; vefatından bir gün önce hastaneye koşarak geldiğimizde köşede duran ve ellerinde Kur-an'ı kerim olan üç sınıf arkadaşını görmüştüm.. çok etkilenmiştim.. Adın Muhammed, seni daha evvel tanımamıştık ama ne de olsa biz Hz. Peygamberimizi de görmeden sevmedik mi! seni de sevdik, arkadaşlarının güzelliğinden sevdik, ailenin güzelliğinden sevdik, sevdik işte.. Rabbim sana rahmet etsin, mekanın cennet olsun, abilerin olarak, geride kalanların olarak bizlere ve ailene de sabırlar ihsan eylesin inşallah..

Yazım tarih ve saati: 9.9.2010 14:13:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Cihangir Bayramoğlu
Evlatlarımız

Sevgili kardeşim Ali Reis Topçu nun kıymetli evladı Muhammet Faruk'u ben cenazesinde tanıdım . Orada M.Faruk'un ne kadar güzel bir insan olduğunu gördüm. Benimde Onun yaşlarında evlatlarım var. Keşke tanışabilselerdi ve arkadaş olabilselerdi , beraber bir şeyleri paylaşabilselerdi , beraber düşünüp , bir şeyler yapabilselerdi . İnanıyorum ki çok güzel anıları olurdu . Cenab-ı Allah kimseye evlat acısı göstermesin. Ali Reis kardeşim oğlun sene Cennette bekliyor inşaallah. Bu dünyada belki süre olarak çok vakit geçiremediniz ama , Cenette inşaallah hep beraber olacaksınız . Tüm aileye sevgi ve saygılarımı iletiyorum .

Yazım tarih ve saati: 6.8.2010 08:54:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Abdullah GÖKTÜRK
Varsın da Geçsin Yine Yalancı Günler

Varsın da geçsin yine yalancı günler, Varsın canımı alsın yine yalnızlık... Kokunu verirken vazomda güller, Üzülme, yıkmaz bizi bu yalancı ayrılık. Arada sesini duyardım, ya ben arardım veya sen nasilsiniz hocam diye arardın. Şimdilerde ben seni arıyorum. Arıyorum ama ulaşamıyorum. Ya maç vesile olur, ya Eyüp te sabah ve kahvaltı veya gokart gibi bir aktivite. Düz bir kumaşa işlenen dantela nasıl kumaşın değerini birden bine çıkarır, güzel insanlar ile vakit geçirmek de vaktin kıymetini birden bine çıkarıyor. Allah rahmetiyle muamele eylesin sana ve hepimize, biz senden çok razıydık. Rahmeti Sonsuz da razi olsun.

Yazım tarih ve saati: 3.8.2010 17:45:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
İsmail Hakkı Şengüler
gelecek için hayallerimizi kurduğum tek dostum

Bir dost vardır çıkmaz, aklımda
Ararım onu hep köşede kuytuda
Gözlerim dolar ismini anınca
her gece, ve her anda

senin ismin olmadan helal değil bana fatiha
Her hüzünlenip gözlerim dolduğunda
Karamsarlıktan öte bir özlemle Allah'a
Yalvarırım seni rüyamda göreyim diye bir daha

Ve de olmuyor ağlamadan yapamıyorum
söz vermiş olsamda sana,kendimi tutamıyorum
nihayetinde yine kararıyor düşünceler
sonunda hayallerimde yine seni kucaklıyorum

Yazım tarih ve saati: 3.8.2010 14:05:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Prof. Dr. Suat Turgut
Tanımadan sevdiğim güzel çocuk makamın ceennet olsun

İnsanlar vardır ölürler, onların hikayeleri onları tanısın tanımasın pek çok kişiyi yakar geçer. Onların hikayesini işitince burnunuzun direği sızlar, yüreğiniz burkulur ağlarsınız ağlarsınız. Çünkü onda size ait parçalar vardır. Ortak yanlarınız, duygularınız ve sizi tanımadan sevdiğniz insana bağlayan bağlarınız vardır. Muhammed Farukta böyle birisi. ölümüyle bana böyle duygular yaşatan, kendisni tanımadan ağlatan birisi. Onu tanımadan hikayesini işitince ağladım, tıpkı Başbakanımızın 12 Eylülde kıyılan canlara ağladığı gibi. Be de Muhammed Farruk"u Başhekim olarak görev yaptığım Hastaneye acil olarak elim bir trafik kazası sonucu gelince tanıdım, o beni tanımadan. Onu ve ailesini tanıdığım o kadar ortak dostum varmış ki.. Başta Talha Beşışık kardeşim olmak üzere..
Hz. Ali (RA) sevdiklerinden ayrılışın acısı olmasa ölüm insana yaklaşmaya cesaret edemezdi demiş. Gerçekten öyle. Ölüm değil insanı sevdiklerinden ayrılmanın acısı yakıyor.
Ey tanımadan sevdiğim güzel çocuk seni hayata döndürmek için ekibimizle çok çalıştık başaramadık, çünkü sana ayrılan rızık tükenmişti, vade dolmuştu. Allah sana rahmet etsin, makamın cennet osun. Sevdiklerine sabrı cemil versin.
Prof. Dr. Suat Turgut
Şişli Etfal EAH BAşhekimi

Yazım tarih ve saati: 25.7.2010 07:03:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
ahmet tarık topçu
duvar yazısı

abi bu gün bir kişi vefat edmişti.cenaze namazını kılmaya fatih camine gittik.seninde cenaze namazını orda kılmıştık.arabayı park ettigimiz yerin önündeki duvarda yeşil bir şekilde FARUK yazıyordu içeriye girdik .bu kez mavi bir şekilde yine FARUK yazıyordu.acaba bunlar senin için mi yazılmıştı?

Yazım tarih ve saati: 19.7.2010 22:03:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
arzu tever
melek faruk

cennetin en guzel bahcelerınde ol muhammed faruk annecigine ve babana buyuk sabır versın Allah

Yazım tarih ve saati: 27.6.2010 22:47:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Tuğba AKBAL
Muhammet Faruk

ölümün ne kadar ansızın nekadar beklenmedik olduğunu bikez daha seninle yaşadım Muhammet Faruk,senden bir yıl önce kardeş gibi büyüdüğüm benimle yaşıt olan 26 yaşında teyzemi kaybetmiştim birgece ansızın...kaza günü eşim babanla birlikteydi müsiat ın gezisinde,haberi duyunca hemen hastaneye gittim,anneciğin doktorlardan bir haber bir umut bir ümit soruyordu yanlızca annenin yüzündeki hüznü ve dilindeki duaları hatırlıyorum ve o çaresiz bekleyişin sonunda gelen ölüm haberi işte kelimelerin sustuğu an...çok güzelmişsin Muhammet Faruk ogüzel çehren cennetin süslerinden biri olmalı,Rabbim seni kaybeden yüreklere sabır versin.

Yazım tarih ve saati: 18.6.2010 20:15:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
esin sayın
Gülümsemeni unutmayacağım...

Kardeşin Erva yeğenimin arkadaşı. Annenle bir kez görüsmüştüm.
Kaza geçirdiğini duyunca sürekli dua ettim.
Ama ecel saati degismiyor, Allah ne taktir ederse o oluyor.
İçimi rahatlatan: senin mutlu bir şekilde, gülümseyerek aramizdan ayrılman oldu.
Allah herkese böyle ayrılmayı nasip etsin inşallah...
Ve seni sevenlerin özellikle annenin sabrini ve dayanma gücünü
artirsin...

Yazım tarih ve saati: 27.5.2010 17:01:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ömer Topcu
İyi ki doğdun Faruk

İyi ki doğdun Faruk , sen olmasan hiçbir zaman bu kadar yakın , bu kadar temiz , bu kadar iyi kalpli bir arkadaşım olmayacaktı.
Rüyalarımda görüyorum seni , defalarca...Aslında bu rüyaların hepsinde buluşuyoruz bir şekilde ve hepsinde senle gerçekten birlikteymişim gibi hissediyorum. Bir keresinde seni bir ormandan kaçırıyordum , güleryüzlü halinle bişey demeden beni takip ediyordun sonunda gemiye ulaşıyorduk ve geminin içinde ailen seni bekliyordu. Her rüyada seni gördüğümde kalbim fırlıyor sevinçten , sen güleryüzlü bana bakıyorsun , "Faruk demek hala bizimlesin he?" diyorum , kendimce rüyakarımda bahaneler uyduruyorum "Demek Faruk vefat etmemiş sadece belli bir süreliğine hastalanmış." veya "Demek bir insanı cok seversen geri geliyormuş." gibi. Rüya bitince hüsrana uğruyorum, en mutlu duygularımı yaşarken birden rüya bitiyor ve seni tekrar kaybetmişim gibi üzülüyorum. Senin ne kadar temiz ve iyi kalpli bir insan olduğunu çok iyi biliyorum ve senin şu an çok güzel yerlerde olduğunu da biliyorum. Ancak sensiz devam etmek , ölümü kabullenmek gerçekten çok zor. Sen benim kardeşimdin belki kardeşimden bile yakındın. Senle daha da yakın arkadaş olacaktık. Daha yapacak çok şeyimiz vardı... Işığımdın sen benim Faruk , sesini duymak bile iyi hissetmemi sağlardı , şimdi karanlıkta kaybolmuş gibiyim.

Yazım tarih ve saati: 24.5.2010 21:51:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erva Topçu
Yeri Doldurulamayan'a

Doğum günün kutlu olsun meleğim. İyiki doğdun.

Şu an aramızda olmasan da 17 yıl önce bugün doğdun ve çok güzel bi hayat yaşadın. Belki biraz kısaydı, belki bize yetmedi, ama bir sürü güzel hatıra bıraktın. Keşke hatıraların sonu olmasa, yeni hatıralarımız olsa. Yeni hatıralar, güldüren hatıralar. Hepsi neşe dolu olsa, Hiçbirinde üzüntü keder olmasa. O hatıralar senin arkandan kalmasa, seninle birlikte hatırlayıp birlikte gülsek.. Birlikte olsak.

Seni o kadar özledim ki.. Şimdi gelsen, sadece bir dakikalığına da olsa gelsen. Seni görsem, özür dilesem, sen bişe demesen, sarılsak.. Ve tam o esnada zaman dursa, o bir dakika hiç bitmese.. Sonsuza kadar sana sarılarak kalsam. Sonsuza kadar beraber olsak ve bir daha hiç ayrılmasak.

Ayrılığın çok zor. Hasretine dayanmak çok zor. Şu an yanımda olman için neler vermezdim. Ama sen zaten yanımdasın. Sen hep benimlesin aslında. O gülen yüzünle her zaman yanımdasın. Seni göremiyorum, duyamıyorum ama hissediyorum ve biliyorum sen benimlesin.

Seni çok özledim. Sana “Abi” diye seslenmeyi, “Neeeeee” diye karşılık vermeni özledim. Bazen duymamanı özledim. Sadece bunları özlemedim ki. Seni kızdırmayı özledim, senin beni kızdırmanı özledim, ne zaman sana ihtiyacım olsa seni bilgisayarının başında bulmayı özledim, gülüşünü özledim.. Ben seni özledim. Melek olup cennete giden biricik abimi özledim. Şimdi sana ihtiyacım var ama sen bilgisayarının başında değil, cennettesin. Ve ben seni çok özlüyorum.

Keşke her şey bu kadar ani, bu kadar çabuk olmasaydı. Senin yapacağın daha çok şey vardı.. Yemediğin dondurmalar, oynamadığın oyunlar, atlamadığın leveller, boyunu karşılaştırmadığın uzun insalar, kafanı değdirmediğin tavanlar, geçerken çarpmadığın avizeler, tamir etmediğin bilgisayarlar, bunların karşılığında mideye indirmediğin meyveler, kırmadığın snowboard tahtaları, üzerinden düşmediğin surf tahtaları, gezip görmediğin yerler, tanımadığın insanlar, yüzlerine gülmediğin, senin gülüşünü görmeyen insanlar, mezun olmadığın lisen, daha giremediğin bir üniversiten.. ve daha pek çok şey. Bunların hepsi hala burada ama sen cennettesin..

Cennette olduğuna emin olsam da, gitmiş olman acıtıyor. Çok özlüyorum çünkü. Heryerde sen, her şeyde sen. Her şey seni hatırlatıyor. Gülen yüzün hep aklımda, hatıraların heryerde. Sen mi ? Sen kalbimin en güzel yerindesin. Ve hep orada kalıcaksın. Ben senin yanına gelene kadar sen hep kalbimde benimle olacaksın. Seni özlediğimde kalbime bakıp seni orda bulacağım, dindirebildiği kadar o dindirecek özlemimi. Çünkü yapabilceğim başka hiçbir şey yok. Seni hatıralarında ve kalbimde yaşatmaktan başka yapabilceğim hiçbir şey yok.

Hatıraların..
Senin hatıraların..
Her yanımı dolduran hatıraların..
Her yanımı dolduran ama senin yerini dolduramayan hatıraların..
O hatıraların hepsi ayrı birer hikaye ve hepsinin kahramanı sensin..
Gülenyüzünle sen..

Özledim.
Çok özledim.
Gülenyüzünü özledim..
Sesini özledim.
Ben SENİ özledim.
Daha şimdiden senin çok özledim.

Doğum günün kutlu olsun meleğim..

Yazım tarih ve saati: 24.5.2010 00:30:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ahmet Tarık Topçu
rüyalarım

Abi sen o kötü kazayı geçirdigin andan beri senle sadece rüyalarımda görüşebiliyoruz.Bir keresinde böyle bir rüya gördüm :
sen cennete gidince aşagıda dua okunuyordu.Sen ve ben aynı anda apt. dogru gelirken sen bana ^ onlar benim için dua okuyor. Ama ben daha burdayım ^ demiştin.Ne yazıkkı seninle sadece rüyalarım da görüşmek istemiyorum. :'(

Yazım tarih ve saati: 8.5.2010 01:05:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Seda Pınar
Sınıfımızın Matematik Profesörüne..

Turhan Mediha Tansel ilköğretim okulunda aynı sınıftaydık.Yaşıtlarına göre inanılmaz farklı bi çocuktun,hep gülerdin çok iyi kalpliydin kimseyi üzmek,kırmak istemezdin.Bi insan,herşeye karşı ancak bu kadar pozitif olabilirdi.Derslerde,matematik hariç hangi ders olursa olsun hep masanın altından hep matematik testleri çözerdin:),sınıfımızın matematik profesörüydün.Futbolcu kartların vardı hep kart oynardın hatta daha ileri gitmiş kartlara özel kutu getirmeye bile başlamıştın:).Çok erken ve ani bi ölüm oldu bu genç yaşında ve bu kadar dört dörtlük bi insanken..Ama insanın başına nerde,nasıl,ne şekilde ne geliceği belli olmuyor..Ailene,arkadaşlarına herkeze seni tüm sevenlere Allah sabır versin.Eminim o güzel insanlığın o gülen yüzün temiz kalbinle olman gereken yerdesin.Hepimizin başı sağolsun..Fazla zaman geçirmemiş olsak sadece 2-3 yılımızı aynı sınıfta paylaşmış olsakta iyisiyle kötüsüyle herşey HELAL OLSUN...

Yazım tarih ve saati: 10.4.2010 23:11:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Can Kural
Faruk Seni Unutmayacağım

Faruk seni sadece 2 yıllığına gerçek anlamda tanıyabildim. Yoksa dershanede de beraberdik. Ancak seni belki de şu ana kadar tanıştığım bütün insanlardan daha iyi tanıyordum. Sen benim en iyi arkadaşlarımdan biriydin. Şu ana kadar senin kadar saf ve temiz bir insanla hiçbir zaman karşılaşmadım. Belki kaybedilen herşeyin değeri sonradan anlaşılıyor. Seninle Kadıköye gidişimizi ve orda balık ekmek yiyişimizi:D Hiç bir zaman unutmayacağım sen benim kalbimde hala yanı başımdasın, sıra arkadaşımsın seni ne olursa olsun unutmayacağım.
O gülüşünü, o yumruklarını:) ,o ders dinleyişlerini(?), hiçbir zaman unutmayacağım.
Senin kalbimdeki değerin herkesten farklı bunu sana söyleyememiştim. İşte burda söylüyorum. Haykırmak istiyorum ama yapamıyorum. Bir şey hakkında konuşmak o yarayı taşıyan insanların yarasını deşermiş. İşte yaşıyorum o hüzünü sessiz ve derinden. Kader... Ne acı bir kelime.
Senin yokluğunda devam ediyoruz derslerimize ama her saniye her tenefüs sen geliyorsun aklıma boğazımda bir yumru. Etrafıma bakınıyorum kendimi teselli etmeye çalışıyorum.
Dostum seni çok özlüyorum.

Yazım tarih ve saati: 22.3.2010 18:23:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Coşku Özdemirci
ELVEDA…

ELVEDA…
Bir insan hayattayken hiç düşünmüyoruz onun hayatımızda sahip olduğu yeri. Değer verdiğimiz insanlar gidince de görüyoruz arkasında bıraktığı kocaman siyah boşluğu. Bakmak istemiyoruz o siyah boşluğa, görmek istemiyoruz uzun bir süre. Bazılarımız ağlıyor, bazılarımız kızıyor, bağırıyor; bazılarımız ise sadece susuyor. İşte bilemiyoruz o siyah boşluğa bakıp susanların içlerinde bağırdıklarını mı yoksa ağladıklarını mı? … Aslında hepimiz kayıbız o siyah boşluğun içinde; biz de öyleydik. Üzgündük onun bir daha aramızda olmayacağına ve kızgındık bu kadar erken, bu kadar ani, bizi bulan ayrılığa. Herkes bir şeyler söylüyor, bizi avutmaya çalışıyordu; fakat avutanlar bilmiyorlardı ki ne kadar üzgün olduğumuzu, onun bizim için ne kadar değerli olduğunu… Biz bile daha yeni anlamıştık. Acımız yavaşça geçtiğinde fark ettik ki her fırsatta dönüp baktığımız boşluk o kadar da siyah değilmiş. Aslında tüm güzel anılarımızla aydınlanmış rengârenk bir köşe olmuş kalbimizde.

Her adı geçtiğinde, onu anımsayan herkesin yüzündeki incecik derin gülümseme mutlu etti beni.

Hepimizin kafasında aynı cümle döndü: “Herkes onu çok severdi ”.Bir insanı, onu tanıyan herkes sevebilir mi? Sevebilirmiş demek. Belki de bu yüzden bu kadar zor geldi onun yokluğunu kabullenmek; buna alışmak. En zoru da veda edememiş olmaktı. Uzun bir süre bekledik Faruk’un o incecik sesi ve kendine özgü gülüşüyle “Hoşcakalın! ” demesini…

2009-2010 Dönemi 10-E sınıfı
10-E Sınıfı adına kaleme alan Coşku Özdemirci




*ÇİZGİ DERGİSİNİN 17/2010 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR
*(Alman lisesi öğrenci dergisi)

Yazım tarih ve saati: 4.3.2010 14:38:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Onur Kerem Tever
.

Kendi halinde soğuk ve karanlık bir geceydi.
Belki de kâinatın gördüğü haşin geceler içerisinde,
Lokomotiflerin rayları usulca okşadığı bir tanesinde
Gözbebeklerinde;
Çukurova pamuğu kadar yumuşak, göğün yansıması,
Tek meziyeti kâğıt üzerine
Anlamsız resimler çiziktirmek olan
Bir adam vardı

Bulutlar açtı!
Küflü, Kütüğe benzeyen
Bulutlar ışığa açtı!
Bir anlığına gözlerini kaçırdı adam;
Bulutlar iğrenç bir ahtapotun kolları gibi,
Yıldızın çevresini sarmıştı…
Bir daha bakmaya gerek duymadı adam,
Seçimlerini zarla yapan açlık
Ağzını açmıştı…

Dönüp uzaklaşırken adamın aklında yalnızca;
Yarısı ona buna dağıtılmak üzere
Karaköy rıhtımından alınmış bir simit,
Zaman zaman gümüşten olduklarına iyiden iyiye insandığı
Diş telleri,
Ve bağcıkları açık postallar kalmıştı…

Hoşçakal çocuk,
Biliyorum hoş değil;
Fakat seninle öğrendim ben yersizliği,
Hoşçakal çocuk,
Sen sirenlerin çağrısına erken kandın,
Oysa daha savaşılacak çok şey vardı.
Hoşçakal çocuk,

Onur Kerem Tever 10-F




*ÇİZGİ DERGİSİNİN 17/2010 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR
*(Alman lisesi öğrenci dergisi)

Yazım tarih ve saati: 4.3.2010 14:36:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Uğur Çınar
Bağcıkları Çözük Çocuğun Hikâyesi

Bağcıkları Çözük Çocuğun Hikâyesi

Bir varmış bir yokmuş uzak ülkelerin birinde bağcıkları çözük bir çocuk yaşarmış. Bu çocuk iri görünmesine rağmen küçücük bir çocuğun incecik sesine ve mutlu gözlerine sahipmiş.

Bağcıkları çözük çocuğun en büyük zevklerinden biri okul çıkışlarında bir simit alıp motorla evine giderken o simidi yemekmiş. Arkadaşlarının yanında tek başına simit yemeği sevmezmiş bu çocuk. Bu yüzden parası varsa arkadaşlarına da bir tane alırmış. Parası yoksa simidini verirmiş arkadaşlarına. Her gün kuru kuru simit gider mi bazen sıcak bir çay bazen soğuk bir gazoz içermiş bağcıkları çözük çocuk.

Bağcıkları çözük çocuk hayatı çok ciddiye alırmış tıpkı bir sincap gibi! Hayatının her saniyesini dolu dolu geçirirmiş. Bu nedenle “okuldaki boş vakitlerinde ” sudoku çözermiş zaman boşa akıp gitmesin diye.

Bağıcıkları çözük çocuğun yaşadığı o uzak ülkede bir sınav varmış dünyaları değiştirirmiş. Bağcıkları çözük çocuk bu sınavı çok umursarmış. Çünkü bu sınavın hayatını değiştireceğini bilirmiş. Bunun içinde özel bir kursa gidermiş. Ancak bir gün çocuk o kursa giderken yolda düşmüş ve o sırada hızla gelen bir araba bağcıkları çözük çocuğa çarpmış. Bağcıkları çözük çocuğun o gülen gözleri kapanmış.

Ancak bağcıkları çözük çocuğun hikâyesi burada bitmemiş. Hatta hiç bitmemiş; çünkü arkadaşları onu hiç unutmamış.

Uğur Çınar 10-F


*ÇİZGİ DERGİSİNİN 17/2010 SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR
*(Alman lisesi öğrenci dergisi)

Yazım tarih ve saati: 4.3.2010 14:35:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Fahri SARRAFOĞLU
MÜSİAD Basın Komisyonu ve Faruk

MÜSİAD'a ilk defa basın danışmanı olarak göreve başladım sene 1993 sanırım faruk kardeşimin doğduğu aylarda daha sonra ise 1996 yılında da fili olarak BASIN KOMİSYONU'nda göreve başladık...MÜSİAD Basın komisyonu MÜSİAD'ın en hareketli ve en popüler komisyonuydu...Önemi komisyondaki üyelerin birbirleriyle olan yakın ve samimiyetinden kaynaklanıyordu...
Komisyonumuz sabahları toplanırdı...Ramazanda ise sahurda dahi toplandığı olmuştur...Daha sonra Murat Yalçıntaş Bey, Hayati Bayrak, İsrafil Kuralay Bey, Ali gür Bey ve Sıtkı Abdullahoğlu Bey'in de katılımı ile bir pazar sabahı Ali Reis Topçu abimizin Erenköy'deki evinde sabah kahvaltısına gittik .Komisyon toplantısına aileler de katııyordu O zamanlarda 3-4 yaşında olan ikiz kızlarımda bizimle beraber toplantıya iştirak ettiler...Toplantı sonrasında bizi karşıya götürecek olan Hayati Bayrak Bey'in arabasına bindiğimiz zaman bir şey dikkatimi çekti ikizlerden küçük olanın kuçağında bir oyuncak var...Sanırım bir araba olabilir tam hatırlamıyorum çok üzüldüm kızım niye aldın o bizim değil diye ama o ısrarla oyuncağın merhum kardeşimiz faruk tarafından hediye olarak verildiğini duyunca bu sefer sevindim..Normalde çoçuklar oyuncaklarını kıskanır ama faruk oyuncağını paylaştığı gibi üstelik hediye olarak da vermişti...Allah rahmet etsin bu güzel anı hürmetine RAbbim aileye daim bereket ve huzur nasip etsin inşlah.
selam ve sevgilerimle
fahri.s

Yazım tarih ve saati: 25.2.2010 17:38:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Abdullah GOKTURK
CEVAHİR KADRİNİ CEVHER FÜRÜŞAN OLMAYAN BİLMEZ

Kuzenlerin ile matematik dersleri yaparken senin adın geçmişti defalarca. İlk defa orta 3. sınıfın son günlerinde liselere giriş sınavına hazırlanırken yakından tanıma imkanı bulmuştum seni. 3-4 ders yaptık yanlış değilsem. Kavrayışın, matematik zekan harika idi. Hem gayet zeki, hem iyi niyetli, hem espirili pozitif bir çocuktun. Yüzünü asık hiç hatırlamıyorum. Yakından tanıyınca daha bir sevmiştim.

Fas a gezi yapma arefesinde, ailenin gönlü yoktu seni uzak diyarlara göndermeye. Yaşın daha 14 veya 15 idi. Senin ısrarların ve sevimliliğin onları ikna etmişti. Fas gezisinde her yere neşe kattın. Kazablanka şehrinde, ilk defa bulunduğun bir salonda 20 kişi civarında insan vardı. Salonun ortasında çiğköfte yoğuran ve senin ilk defa tanıştığın üniversite öğrencisinin yardımına koşuyordun ve başlıyordun hem neşeli, hem şevkli çiğköfte yoğurmaya. Ortam seninle neşesiz olamazdı ki.

Yine Fas’ta Tanja şehrinde çok zengin Ahmet TATARİ adında bir işadamı bizi misafir olarak kabul etmişti. 60 yaşlarında olan bu şahıs 4-5 dili çok iyi derecede konuşabiliyordu. Türkçe yi de son yıllarda öğrenmişti ve bizimle Türkçe konuştu. Kuzenin güzel çocuk Enes Topçu, güya beni kızdırabilmek için, o gün memleketim Malatya ile ilgili bilip bilmeden ileri geri konuşup kendince espiri yapmaya çalışıyordu. Tatari bey Enes in cevabını verdi, Enes renkten renge seyahatlerde bulundu. Malatya şehri ve kayısısı ile ilgili çok güzel iltifatlar etti. Tatari bey senin için MALATYA KAYISISI tabirini kullandı. Talha, Enes, Muhammed, Emre, Ali Ulvi, sen ve ben 7 kişi İstanbul dan gidenlerdik. Yanımızda rehberimiz, mihmandarımız Mustafa ve Muhammed vardı. Ortam çok güzeldi. Bu kadar güzel insan içinde ev sahibi seninle, hepimizden çok ilgilendi. Konuşmanın odak noktası olmuştun. Okulunu, anne, babanı sordu. Bize yarım saat randevu vermişti. 2 saate yakın orada kaldık. Ayrıca yazlık evini kullanmamız ve havuza girmemiz için ısrar etti. Ayrıca 200 Eur kadar harçlık verdi. Ertesi gün Fas kralın da yazlığının bulunduğu Fas ın muhtemelen en iyi yazlık sitelerinden birinin kapıları bize açılmıştı. Biz bunları beklemiyorduk. Bu iltifatlar, senin ve kuzenlerinin iç güzelliklerinin dışa yansımasının keşfedilmesi ile izah edilebilirdi.

Bir defasında da Beylikdüzü Tüyap ta bilgisayar fuarına gitmiştik beraber. Bir günün öğleden sonrasını beraber geçirmiştik. Bilgisayar , internet ve yeni teknolojiler konularında fuarları takip edecek kadar ilgiliydin. Yanında hiç rahatsız olmadım, bilakis beraber vakit geçirmek harika idi. Ne güzel bir yol arkadaşı idin.

Senin hakkında, M.Sami nin annesinin bir cümlesi de: “Her gördüğü yerde, güleryüzle, nasılsınız Teyzeciğim? deyişin ve elinde poşet olan büyüklerden kimi görsen hemen yardımcı olmaya ve taşımaya çalışman.”

- Tabii ki, çok sevdiği bir insanın ölüm haberini almak anne-baba, abi-abla, eş-dost ve çoluk-çocuk için pek acı bir hadisedir. Böyle bir haber karşısında üzülmek ve ağlamak insan olmanın iktizasıdır. Ne var ki, İnsanlığın İftihar Tablosu bizim için her meselede en güzel örnektir; o bir insanın başına gelebilecek pek çok musibeti görüp yaşamış ve bu musibetler karşısındaki tavır ve duruşuyla da bize hüsn-ü misal olmuştur. Mesela, ciğerparesi, oğlu İbrahim daha küçücük yaşında vefat edince, Müşfik Nebi, gözyaşlarıyla yanaklarını ıslatmış ve etraftakilerin "Sen de mi ya Rasûlallah?" sualine muhatap olmuştur. Peygamber Efendimiz'in cevabı bizim için çok güzel bir ölçüdür: "Göz yaşarır, kalb hüzünlenir; buna rağmen, biz Rabbimizin razı olacağından başka bir söz söylemeyiz!" Bunu söyleyen Peygamber Efendimiz, kucağında son nefeslerini alıp veren biricik oğlunu öpüp koklamış, bağrına basmış ve "Ey İbrahim, gerçekten senin firkatinden dolayı mahzunuz." deyip gözyaşı dökmüştür ama kaderi tenkit manasına gelecek ve isyan ifade edecek tek kelime söylememiştir.-(***)

Güzel kardeşim, Allah mekanını cennet eylesin. Bize numune gibi yaşattığı bu dostluğu kardeşliği öte alemlerde, güzel ortamlarda sürdürmeyi nasip etsin. Ruhuna Fatiha ve Salavat.

Yazım tarih ve saati: 11.2.2010 16:46:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
A.R.T.
,

Oğlum;
Bugün Medine’de seninle mescide her zaman girdiğimiz kapının önünden geçerken senin cola olayını hatırladım. Ramazanda iftarda içmek için cola almıştın da görevli yakalamıştı, sonra sen ona gülümsemiştin, oda sana izin vermişti. fakat sen iftarda colayı içememiştin, sofra kalabalık başkasının da canı çeker diye.



Yazım tarih ve saati: 29.1.2010 09:50:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Mustafa Safa Ergin
MUHAMMED KARDEŞİME....

selamünaleyküm güzel arkadaş güzel kardeş güleryüzlü kardeş..ben seni hiç görmedim hiç tanıyamadım yüzüyüze:(ben eman turizm de çalışan amcan MUSTAFA TOPÇU ile birlikte hac yapma mutluluğuna onuruna erişmiş birisiyim.amcanı iyi kötü tanır kendisine çok saygı duyarım..seni tanımasamda senden dolayı o kötü kazadan dolayı hastanede mahmut abi ve babanla tanışma fırsatı buldum kardeş.maalesef senle ilgili anım diyebileceğim tek şey bu hastaneye geldim sadece:(ama o hastanede şunu gördüm yüzlerce insan sadece senin için ordaydı hepsi kenetlenmiş sana duaalar ediyorlardı allah ettikleri duaları kabul etsin, mekanın cennet olsun,çok güzel bi çocuksun hep güzel şeyler yazmışlar sana hepsini okudum ve gözlerim dolu dolu oldu biraz ağladım yerinde olmayı bile düşündüm içimden ,istedim ,çünkü herkes seni çok seviyomuş buralarda çok fazla sevenin var kardeşim benim,herkesin içi kan ağlıyor ve seni unutmayacaklar,sana dualar bitmesin güleryüzlü çocuk...TÜM YAKINLARINA VE SEVENLERİNE ALLAH(C.C.)SABIR VERSİN!!!!

Yazım tarih ve saati: 26.1.2010 17:39:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Cemal Yangın
.

ey alireis topçu seni tanıdığımda senin değerli ağabeyin dava adamı mustafa benımda dava adamı olmamda ve ticaretim gelişmesinde şahsen bana ve şirketime verdiği desteğin günlerinde doğdu muhammed faruk. ben görmedim bu cennet yüzlü yağız delikanlıyı ben ali reisi onun ağabeyi dava adamı ve iman kalesi mustafayı ve amcası mahmutu tanırım ve daha önemlisi ismail amca beni sever ve tüm topçu ailesini ben çok severim ve çok saygı duyarım muhammed faruk için yazacaklarım onun amcaları durumundayım ve aynı duygularla baküden yazıyorum.
muhammed faruk senın kaza haberını adıl amcan bana verdığınde hemen hasteneye kostum hani söz vardır ya dizlerimin bağı çözüldü tam öyle olmuştum o yürekli mustafa amcanın iman kalesi duruşu ıle bende kendımı sabırlı olmaya inandırıdım sonra dimdik ikinci bir iman kalesı baban geldi ve hep beraber sabırla beklerken doktrorlardan da sadece sabırlı olmamız gereklı olduğu söylendi sen ise güler yüzlü hasta odanda bunlardan habesiz yatıyordun ama ben inanıyorumki sen bütün dışarıda olanları his ediyordun ve diyordunki beni ımanla yetıştiren annem ve babam sabırlı olun ben cennetül muaalalye gidiyorm siz emin olun ve sabırlı olun.

Yazım tarih ve saati: 14.1.2010 15:27:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Alp Erol
.

Birgün faruktan su almak için para istemiştim ve o da her zamanki iyi niyetiyle parayı vermişti... Ben de ona parayı aldıktan sonra - hahah bak iddaa oynicam :D demiştim.. - o da gülüp parasını geri istemişti ama şaka yapıyordu ve bende vermemiştim. Daha sonra sınıfıma gittiğimde bütün gün çalışıp :D hazırladığım kuponları alıp çöp kutusuna attığını söylemişti (ama yalandı) ve ben çok sinirlenmiştim çünkü karşıma geçip gülerek yırttığını söylüyordu... Ama okuldan sonra beni aramak istemiş ve kuponları nereye koyduğunu söylemek istemişti, fakat yanlışlıkla babamı :D aramış ve o ince* sesiyle gülerek nerede olduğunu söylemişti. Babamda akşam eve geldiğinde beni bir kız arkadaşın aradı ama gülüp kapattı demişti. Ben anlamamıştım ama babam sadece sesinin çok ince olduğunu söylemişti. Ertesi gün faruk yanlışlıkla babamı aradığını söyledi ve gerçekten bu çok güzel bir anı olmuştu benim için. Öyleki hala hatırlıyorum..
Seni seviyoruz FARUK...

Yazım tarih ve saati: 10.1.2010 14:41:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Yeşim Acim
Oğul'a ninni

Yüreği sıcacık, çukulatasını bensiz yemeyen o tatlı melek şimdi huzur içinde uyuyor olmalı. Cenaazesinde bulunamadım. Evinize gelemedim. Ayaklarım geri geri gidiyor. Öyle üzüldü ki kalbim; o yokmuş gibi düşünemiyorum. Aslında dosya hazırlamıştım ve evinize ziyarete gelerek verecektim............. ona bir şarkı yaptım. Bu şekilde Sevgili Anneciğinin yüreğinden ona seslenen nağmelere tercüman olmak istedim. Tüm içtenliğimle bütün aile bireylerine armağanım olsun. bir gün biraraya gelir ve melodisiylede okurum inşallah.
Tüm kalbimle
Yeşim ACİM
Resim Öğretmeni


OĞUL'A NİNNİ
Bak yüzüme bebeğim kıyamam sana ben
Üşüyor ellerin, yorulur bedenin
Aç hadi gözünü bekliyor sevdiğin
Hadi gül bana sen, gönderemem seni ben
Çok erken, gidenler, dönmez ki seferden
Bu oyun uzadı kızarım sana ben
Küçüğüm yapacak daha çok şey varken
Yok hayır ! bırakamam henüz çok erken

Söz-Müzik:Yeşim ACİM

Yazım tarih ve saati: 6.1.2010 21:35:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Emin ATAK
Muhammed

Suyun kenarında yumurtalarından yeni çıkan su kurbağalarının, üç beş saniye şaşkın şaşkın bakındıktan sonra suya atlayıpta yüzebilmeleri, onlara bunu kimsenin öğretmediği halde becerebilmeleri gibi, sen de, belki bu dünyaya gözlerini açtığın anda ağlasan da, hep güldün, bunu kimseden öğrenmemiştin, çünkü bu sende zaten vardı.İyi ki de vardı, o güzel yüzüne öyle çok yakışıyordu ki o gülücüklerin, zaten çok az bulunan bazı anıların dışında da hatırlamıyorum öbür türlüsünü.Eski, kocaman, tüplü bir televizyonun altında kaldığın anda dahi, gözlerinden dökülen iki damla yaşın ardından gene gülmüştün, bisikletten düşüp yara bere içinde kanadığında da bacakların kolların, ağlarken bile gülüyordun ara ara, ders çalışmadığın için fırça yediğin andan 3 saniye sonra arkanı dönüp bana bakıp bi anda suratını ifadesi değişiyordu ve gene gülmeye başlıyordun.Oynadığın bir oyunu, 6 farklı kaydetme yeri var diye 6 kere bitirdikten sonra, 6 değilde daha onlarca yer olduğunu görüp boşu boşuna o kadar oynadığını sonunda farkettiğinde de gülmeye başlamıştın.Soğuk suya beni itmek için arkamdan koşupta sonra kendin düşünce gene gülüyordun Faruk.Biriktirdiğin boş pillerle bir gün nintendonu çalıştırdığında ağzın kulaklarına varmıştı, on saniye sonra kapanınca da, 'tüh bee' diyip gene gülmüştün.
Yatağını toplamaktan nefret ettiğin gibi, yamuk yapınca da yatağa bakıp gene gülüyordun.
Gülmeliydin de zaten, hani herkes hemfikir ya,'Her şeyi bir ömürlük yaşadı' diyorlar ya şimdi arkandan, çok ta doğru, sen kocaman bir ömrü dolduracak kadar güldün benim gül yüzlü kardeşim, çünkü senin o çok öncelerden takdir edilmiş, bizlere göre hüzün verici derecede kısa belki, ama Mevla'nın takdir buyurduğu kader defterine göre ise 'tastamam' olan gülücüklerle dolu ömründe bu kadar çok gülmenin sebebi 'belki de' değil 'kesinlikle' eşine ender rastlanır derecede şefkat dolu, kocaman, temiz ve saf bir yüreğinin olmasıydı, buna şüphe yok.
Kaç çocuk, kar yağdığında, sokakta yaşayanlar insanlar üşür diye kar yağmamasını kar tatili olmamasını arzu etmiştir ki?
Bugün sensiz ikinci ayımızı doldurduk, sensizliğe alışamıyor insan ve çoğu zaman hala gerçek değilmiş gibi geliyor olsa da, gerçek senin orada huzurlu bir şekilde bizleri bekliyor olman, ben ise bu dünyada kalıpta kirlenmeye devam ettikçe 'canım' dediğim, Faruk'umu, seni, aziz hatıralarınla yad ediyor olacağım, sen tertemiz gittin, ne kadar üzülsem de yokluğuna, aramızda olmayışına, dünya gözüyle göremeyecek olsam da bir daha, senin sahip olduğun güzel makam ve huzur bana bıraktığın son tesellin Muhammed.

Yazım tarih ve saati: 29.12.2009 20:49:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Ömer Şengüler
.

Muhammed'in babasını ve ailesini tanımak ayrıcalığına sahibim.
Muhammed'in imanlı, pırlanta bir genç olduğuna şahidim. "Gençliğini Allah'a ibadetle geçirenler, gölgenin olmadığı kıyamet gününde Allah'ın gölgesinde olan 7 kişiden biridir" hadisine nail olmuş bir gençti Muhammed Faruk Topçu...

Yazım tarih ve saati: 26.12.2009 01:47:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
A.R.T.
,

Oğlum;
Annene “Anne köşk alacağım birlikte oturacağız” derdin. Köşkü Cennette alacağını söylememiştin
.
O tatlı gülüşünle bana güldüğünü hissediyorum



Yazım tarih ve saati: 20.12.2009 10:09:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Adnan Akdağ
merhaba hocam nasılsınız

Ben, Faruk un spor hocasıyım,onunla yaklaşık 3-4 ay haftada 3 gün spor yaptık.Bu yazıyı defalarca denedim ama olmadı.Faruk aklımdan hiç çıkmıyor onun o güleryüzü,sıcakkanlı oluşu,şakaları,iyi niyetliliği,beni nerde görse -merhaba hocam nasılsınız-demesi (bazen dersteyken 10 dakikada bir oluyordu)bize getirdiği meyveler,spor yapışı özellikle pilates yapışı,şınav çekişi hatta o son cuma 10 tane şınav çekebilmişti,o son cuma Emre'yle mekik yarışnda berabere kalmıştı.Dersin sonunda,hocam bu yaz vücudum iyi olacak galiba demişti.Gerçekten de o cuma akşamı performansı en üst düzeydeydi,hatta ben yaza bu gidişle 40 şınav çekersin demiştim,gözleri parlamıştı çok sevinmişti...... O'na hep kazayı öğrendiğim andan itibaren dua ettim,ediyorum,meğerse Faruk'u ne kadar sevmişim ben............ zaten ne zaman spor salonuna insem eğer ortamda bir sessizlik varsa anlayın ki Faruk orada yok,eğer bir gülme sesi bir şamata varsa Faruk oradadır yani ortama hep pozitif enerji verirdi.Kendini şimdiden o kadar özletti ki,keşke spor yaptığımız günlerden bazı anları videoya çekebilseydik........... bir gün O'na eğer kahvaltı yapamıyorsan,elma yiyebilirsin demiştim de çok sevinmişti,hocam en sevdiğim meyve demişti,şimdi ne zaman elma yesem aklıma O tatlı,şirin çocuk geliyor dualarım hep seninle canım kardeşim benim..........bir gün Yüce Rabbimin izniyle buluşacağız inşallah............ha aklımdayken derslere yine başladık hatta geçen gün Emre ye Faruk diye seslendim bir an donduk kaldık....................... ama biliyorum sen bizimlesin,zaten hep yanımızdasın öyle hissediyorum ben.Hayatın nasıl bir sınav olduğunu bize hatırlattın,Rabbim geride kalanlara sabır,selamet versin,ailene sabırlar versin............ Dün gece rüyamda seni gördüm (hayırdır İnşallah)sen dış kapından çıkıyordun,ben sana Faruk diye seslendim,sen yanıma geldin 'Merhaba hocam nasılsınız'dedin,sabahtı ve biraz uykulu gibiydin,ben iyiyim dedim,tokalaşmak istedik ama ellerimiz birbirine değdiği halde bir türlü senin elini ben kavramayadım,ALLAH hayır etsin............. Mekanın cennet olsun CANIM KARDEŞİM...................

Yazım tarih ve saati: 19.12.2009 10:26:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Kaan Cebe
...

Bu yazıya nasıl başlayacağımı bilemiyorum...Kaç kere denedim başlamaya ama hiç kolay olmadı senin hakkında birşey yazmak; çünkü öyle bir paragrafta senin hakkında birşey yazmak hiç kolay değil Faruk...Sen bizim sınıf için çok önemliydin kimimiz için çok iyi bir arkadaş kimimiz için bilgisayarda sorun olduğunda veya bilgisayar gerektiren bir proje olduğunda ilk aranacak kişi,kimimiz içinse tarih notlarını gönderen kişi...Bu böyle uzar gider istersem 50-60 şey daha yazarım ama herşeyden önce sen sınıfımızdan bir arkadaşımızdın hem de çok sevdiğimiz bir arkadaşımız...
Kaç sene birlikte aynı sınıftaydık.Hazırlıktan 10'a kadar 3 koskocaman sene...Hazırlıkta bazen Derya Hoca'nın dersinde yaptığımız kahvaltılarda herkes bitirmişken kahvaltısını sen devam ederdin.Hatta bazen bir önceki büyük teneffüste yemek yemişsen bir dahakinde yine yerdin gördüğümde şaşırırdım daha yeni yemek yemedin mi diye...Bir kere Coşku Ö.'nün projesine yardımcı olmak için indirdiğin video da hiç uğraşmaktan çekinmemiş videonun sonuna beş-altı dilde "Bu video M. Faruk Topçu tarafından indirilmiştir" yazmıştın. Hiç üşenmemiştin de hani başka biri olsa videoyu indirir bırakırdı. Ne zaman sabahları gelsem sıranın üstüne başını dayamış ve uyuyan birisiyle karşılaşırdım.Kim olabileceğini tahmin etmek çok zor değildi; sendin tabiki o uyuyan... Düşünürdüm artık saat kaçlara kadar bilgisayar da oyun oynamışsan diye... Geçen sene 12. sınıflar mezun olurken mezunluk törenlerini sebote etmek için poşetlere su doldurup sınıfa cephane yapmaya ne demeli... Hem de sen poşetleri iyi bağlayamadığın için sınıfa çantandan su damlaya damlaya gelmiştin sonra da "Aa patlamış" diye tepki vermiştin...Sonra 12ler tarafından yakalanmıştın onlar tarafından da tanınmıştın yani.
Benim anlayamadığım şey her insanın sevdiği insanlar ve sevmediği insanlar vardır ama senin yoktu. Sen herkesle çok iyiydin. Herkese yardımsever, iyi ,güleryüzlü... Ne diyebilirim ki çok iyi biriydin sen Faruk.O kadar insan varken sen olmamalıydın o gün orada o saniye de.Bize öğreteceğin daha çok şey vardı.Ama biliyorum hep bizimlesin sen hala o sınıfta yanımızda.Biliyorum "Seni unutmayacağız!" çok klişe bir laftır ama sen unutulmayacaksın Faruk!Hiç değilse kendi adıma söz verebilirim ben; 20 sene de geçse seni unutmayacağım Faruk. Şüphem yok ama mekanın cennet olsun...

Yazım tarih ve saati: 18.12.2009 16:40:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
EMRE DALOĞLU
CANIM KARDEŞİM

Nerden başlamalıyım, ne yazmalıyım.. Seninle yaşadığımız o bir sürü güzel şeyi düşündükçe gözlerim doluyor, üzülüyorum çünkü aklıma bir çok anımız geliyor yenilerini ekleyemiyeceğimizi düşünüyorum ..İçim rahat çünkü biliyorum ki mekanın cennet, kendin gibi yerinde güzel, temiz..
Bahçecikte ki küçük süs havuzunun etrafında neler yaptığımızı, tek bir salıncakta ne kadar da eğlendiğimizi... Zaten senle vakit geçirmek kadar güzeli varmıydı ki!! Sürekli o gülen gözlerin, hayata bakışın, her şeye uyum sağlayan tavırların. İşte seni benim için bambaşka yapan şey, bu herkesden farklı tavırlarındı, zekandı, sendin herşeyinle sendin canım kardeşim.. Hiç unutmuyorumda bir de sürekli yemek yeme yarışı yapardık, zaten ikimizde aç olduğumuz için evde ki yemekler bize asla yetmez bi de üzerine dışarı çıkar neler yerdik, tabi bu bizim sırrımızdı bizden bakşa kimseler bilmezdi.. Sırf yemek için taa nerelere yürürdük ama yemeğin hakkını da verirdik yani..Hatta bir keresinde hiç unutmuyorum senle sinemaya gidicektik ama ondan önce pizza yemeğe gittik kendimizi o kadar kaptırmışız ki film saati gelmesine ragmen hala pizzacıdaydık sende ne pizzadan ne de filmden vazgeçtin ve pizzalarla salona koşmuştun.. Şimdi durup düşünüyorum da sensizliğin neden bu kadar zor olduğunu daha da iyi anlıyorum.. Ben yazı yazmanın hep zor olduğuna inanırdım hele ki bu kadar sevdiğin birinin ardından yazmakmış asıl zor olan..
Bi de senle unutulmaz Fas yolculuğumuz vardı tabi, ben hep seni bana emanet edilmiş gibi düşünüp sahip olmaya çalısırken sen “Emre Abi beni zapdetmek zor” diyip beni bile kendine uydurmuştun, deve güreşinde eşeğin bile olmuştum.. ..Seninle hep de dürümcüye gider aynı masaya otururduk ondan sonra da maç yapardık sen o kadar seviniyordun ki gol atınca ben gol yedim diye üzülemiyordum bile.. Hayatta kullanmaktan en nefret ettiğim kelime ‘keşke’yken şimdi senin için bu kelmeyi söyluyorum hep Canım Faruk’um biliyor musun?.. Keşke diyorum.. Keşke burada olsa da yine deve güreşi yapsam, yine futbolda yenilsem.. Sen bana hep güçlüsün, dayanıklısın derdin ya işte ben her seferinde o dürümcünün önunden geçerken, o konuştuğumuz yollarda şimdi sensiz tek başıma yürürken , maç yaptıgımız yerlerden geçerken hep kötü oluyorum,
Bir gün demiştik ya hadi çantaları değiştirelim bir farklılık olsun diye ama ben bulamamıştım benimkini.. İşte o çantayı iki gün önce buldum, baktım bir zamanlar benim için sıradan olan çanta şimdi bir baksa anlamlı, .. O an durdum düşündüm, “biz meğer geleceğe dönuk ne çook plan yapmışız..”, bunları düşündükçe güçlü olamıyorum işte.. Ama sen hep mutlu, hep harika bi insandın, senin yanına gelince insanlar gülmeden duramaz mutsuz olsalar bile senin yanında mutlu olurlardı.. İşte bir yandan da bunu düşünüyorum ve evet diyorum O burada olsaydı bana kızardı hep mutlu olmam gerektiğini söylerdi.. Çünkü sen bu kadar düzgün, bu kadar mükemmel biriydin; bir kez bile birini kırdığını görmedim, bana hep derdin ki: “aldırma Emre Abi bu da geçer” işte ben de hayatım boyunca hep bu sözünden güç alıcam ve yoluma sensiz ama hep senle devam edicem..
Bir şeyden o kadar eminim ki çok güzel yerlerdesin ve her seferinde diyorum ki : Allah’ım Faruk’un kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe eyle, bizim de onun gibi temiz ve güzel yaşamamızı nasip et. Amin...
kuzenin EMRE DALOĞLU

Yazım tarih ve saati: 15.12.2009 18:41:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ömer TOPÇU
Can Dostumdan Ayrılmak

Faruk , telefon rehberimdeki ilk kişiydi, en iyi arkadaşımdı o benim, hergün arayıp her konuda konuşurdum onunla.Çocukluktan beri çok iyi arkadaştık ,her zaman oyun oynar , hayal kurardık ve hatta hayallerin içinde oynardık.
Bir keresinde parka götürmüştü annemler bizi, salıncakta sallanıyorduk, ikimiz de kendimizi yere atmıştık ki Faruk arkadan gelen salıncağı unuttu ve kafasına çarptı.Kafası kanıyordu ben Faruk’a birşey olacak diye çok korkmuştum ama Faruk hiçbirşey olmamış gibi kalkıp annesine koştu.Hiç ağlamamış ve mızmızlanmamıştı.Sonra küçük bir dikiş atılmıştı sanırım, onu iyi görünce sevinmiştim.Aslında çok göremezdim onu o zamanlar aynı apartmanda oturmuyorduk.Ancak annelerimizden zar zor izin alıp kalirdik birbirimizin evinde.Aynı apartmana taşınınca dünyalar bizim olmuştu.Oks’ye de birlikte calısmıştık, Faruk çok zekiydi ve matematikte çok şey öğretti bana. Birikte minübüse biner kadıköye , internet kafelere giderdik.Faruk her zamanki gibi yeşil tişörtünü ve gri eşofman altını giyerdi.Bir gün cebine fındıkları doldurmuştu , minübüste fındık yiye yiye gittik çok gülmüştüm.Sesi inceydi ama gürdü. Farukla minübüste konuşurken minübüsçü ‘Sesinizi kısın!’ diye laf ederdi.Hatta bazen geceleri konusurken “sesini kıs, yakalancaz !” diye fısıldardım ama kısamazdı sesini yine.Arkadaşlarımla da tanıştırmıştım, hepsi çok severdi onu. Onun kafasında kötülük diye bir kavram yoktu, herşeyi en iyi haliyle düşünürdü. Bu yüzden dünyada güvenimin sonsuz olduğu tek kişiydi. Onu inatla bir yere çağırsam gelmek istemese tartışma olmasın diye cevap vermezdi.Oyun oynarken tartışırdık aslında mikrofondan ama ben oyunlara fazla kaptırırdım kendimi , boşu boşuna tartışırdık ve sonrasında her zamanki gibi barışırdık.Ben kırardım onun kalbini , sonra kendime gelir özür dilerdim. Ne zaman birimizin işi cıksa yolda canımız sıkılmasın diye beraber giderdik. Aynı günde iki kere üst üste bile gelirdi benimle, hiç işi olmasa bile . İstasyon caddesine çıkarken dondurma alırdık bir gün o ısmarlardı bir gün ben . Faruk’un olduğu yerde hep neşe olurdu. O küçük küçük şakalaşmalarla ortama bambaşka bir hava katardı. Bir gün spor salonuna derse geç kalmıştı hepimiz bekliyorduk Faruğu, iki dakika sonra geldi, bir baktık elinde kayısılar yiye yiye geliyor .Bisiklet çevirirken ağzında lollipop olurdu, yani kaybettiği kalorilerin hepsini anında geri alırdı.Çok gülerdik.İkram etmeyi de çok severdi. Evinden bize çay , meyve taşırdı bazen.Çok ama çok düşünceliydi. Bir gün beraber dondurma yiyerek geliyoruz.Tam eve girerken o durdu, niye durdun dedim , içerdekiler canı çeker diye dışarda bitirip girmek istemiş.
Bilgisayarda bile mikrofonla konusurduk hiç yanlız hissetmezdim kendimi. Çok oyun oynardık ama hep birlikteydik. Bazen gece oyun oynarken Ayşe teyze ya da Ali Amca kızardı , sonra mesaj atardı bana ‘1 saat bekle hala gelmezsem çık sende ‘.Uyuma taklidi yapardı sonra yeniden oynardık .Tabi bazen taklit yaparken uyuyakalır beni boşu boşuna bekletirdi.
Kaza olduğu gün , kaza olmadan 2 saat önce oyun oynamıştık, oyunda “Bir daha bu karakterle oynama bizi bir daha almayacaklar oyuna.” gibisinden birşey demiştim ona. Birbirimize kırılmazdık ama iki saat sonra dışarı çıkarken aradım onu “-Naber-“İyilik sen?- İyilik sen ?-İyilik sen “ diye şakalaşacaktık.Ama maalesef öyle olmadı. Başka biri çıktı telefona, ve ben Faruk yine telefonunu okulda veya arkadaşının yanında unutmuş sandım. Fakat arkadan telsiz sesleri geliyordu ve telefonu açan kişi polis olduğunu , Faruk’un kazaya karıştığını söyledi. Ben önce durumu hafif birşey sandım, birkaç adım daha yürüdüm,sonra polise Faruk’un durumunu sorduğumda cevap vermedi ve annesine ulaşmamı söyledi.O anda aklıma gelen şeyin gerçek olmaması için Allah’a yalvardım , elim ayağıma dolansa da koşa koşa Ayşe teyzeye gidip haber verdim.Ne yapacağımı bilemedim,Faruk’un durumunun ciddi birşey olmadığını umut ediyordum , tek yaptığım içimden dua etmekti. Şok edici bir şekilde haberi aldım o gün.Sonraki günler hastanede onun hakkında iyi haberler bekledik.Ben Faruğun iyileşeceğinden emin gibiydim.Mucize bile olsa Rabbimin bize mucize vereceğine inanıyordum.Perşembe sabahı annem bildirdi bana onun vefat ettiğini, inanamadım. O benim kardeşim gibiydi , onun yeri asla dolmayacak biliyorum.
Bir keresinde küçükken cenneti düşünmüştük, orada oyun oynayacaktık , bilgisayarda oynadığımız oyunların içine girecektik.İnşallah onun olduğu cennete ulaşabilirsem hayallerimizi gerçekleştiririz.İçim acı acı ağlasa da yokluğuna , çok yanlız hissetsem de kendimi, elimizden sabretmekten başka birşey gelmiyor. O tertemiz kalpli biriydi ve Allah’ın izniyle cennete gitti.En iyi arkadaşımı 16 yaşında kaybetmek bana hayatta ölümün bize çok yakın olduğunu derin bir yarayla hatirlatti. Ahirette o varken artık ölümden eskisi kadar korkmuyorum.

Yazım tarih ve saati: 5.12.2009 15:40:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ali Ulvi Topçu
kardeşime...

Ardında bıraktığın gözyaşları Hep hatırlayacağız seninle olan anıları Yazdık,yazmaya çalıştık gözyaşlarıyla yaşadığımız güzel anıları Ama bazen olmadı sildik tekrar yazmaya çalıştık onları İçimiz huzurlu uğurladık seni burdan Biliyoruz izliyorsun bizi ordan Evet özlüyoruz seni hemde çok Ama sen orada mutlusunya içimiz rahat hiç olmadığı kadar çok.. Güler yüzlü kardeşime...

Yazım tarih ve saati: 2.12.2009 20:04:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Yasir AKKAYA
...

اللهم اغفر له وارحمه وعافه واعف عنه وأكرم نزله ووسع مدخله واغسله بالماء والثلج والبرد ونقه من الخطايا كما ينقى الثوب الأبيض من الدنس وأبدله دارا خيرا من داره وأهلا خيرا من أهله وأدخله الجنة وقه من فتنة القبر وعذاب النار.

TERCÜMESİ: Ey Allahım ! Onun bütün günahlarını bağışla, ona merhametinle muamele eyle, var idiyse kusurları onları görmezden gel. Kapına gelip de indiği yerde ona ikramda bulun, onun yerini genişlet Ya Rabbi ! Onu orada yağmurla, karla ve soğukla temizle ve onu hatalarından, bembeyaz bir elbisenin kirden temizlendiği gibi temizleyip pak eyle !

Allahım ! Onun bulunduğu yeri hayırlarla dolu bir bölge eyle, ve bulunduğu bölgeyi de hayırlı kimselerin yatmakta olduğu bir bölge kıl, ve onu cennetine koy.

Ya Rabbi, onu kabir azabının ve cehennem ateşinin zorluklarından koru Allahım !.



Yazım tarih ve saati: 30.11.2009 21:16:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Enes TOPÇU
...

Sürekli bir internet sitesi kurma hevesin vardı son günlerde. Bende diyordum, "Boş beleş insan kim senin siteni ne yapsın?". Tabii ki takılıyordum sana her zaman olduğu gibi. Sen kendi siteni yapma imkanı bulamadın ama sevenlerin anılarıyla senin siteni oluşturuyor... Bana kalırsa bu dünyada, bir kişinin güzel anılardan başka bırakılabileceği daha anlamlı birşey yok. Gece yarısı 2-3 gibi msn'e girip beni oyuna çağırırdın. Ben sebebini bildiğim halde, "Serseri ne işin var gecenin bu saatinde? Annene sölicem yarın" diyerek tehdit ederdim. Haftaiçi haftasonu farketmez, evde gözler kapandımı sen bilgisayar başındaydın. Sana yasak filan sökmezdi zaten, ne yapar ne eder açardın bilgisayarı. Bir defasında annen pes edip klavyeni saklamıştı ve sen oyun oynamak için program yükleyerek, ekran üzerinden klavyenin tuşlarına maus ile basarak oyun oynamana devam ediyordun. Açıkcası azmine hayrandım =) Bir keresinde "ders nasıl işlenmeli" başlıklı bir konuya ingilizce 150 kelimelik -yarına hocaya teslim edilmesi gereken- bir ödevinin olduğunu, 150'ye bir türlü tamamlayamadığını söylemiştin. Saçmalamakta açıkcası ikimizin üstümüze yoktu. Bende hemen getir ödevi halledelim şunu demiştim. Ödevinin ilk cümlesi; "ideal teacher which can be found only in science fiction films..." (ideal öğretmen sadece bilim kurgu filmlerinde bulunur) diyerek gidiyordu. Görünce koptum tabi ödevin filan yalan oldu... Farukcum sen ideal ve muhteşem bir dosttun. Kurgu değil gerçektin. İçin dışın birdi. Bir sohbet arasında hiç kavga edip etmediğini sormuştuk. Sen, "Evet birisini bayıltmıştım" demiştin. Biz tabii senden bu kadar abartı birşey beklemiyorduk. Ben pek hatırlamıyorum ama olayın ana hatlarını biliyorum. Galiba sende pek hatırlamıyorum çok küçüktüm demiştin. İlk okulda, tenefüs vaktinde, sizin yaşıtlarınızdan biri alt sınıfın topunu alıp ufaklıkları peşinden koşturuyormuş, sende sinirlenip önce uyarmışsın sonra çocuk devam edince de dayanamayıp yumruk atmışsın, sırtına gelmiş, bayılmış... Bir dakika sonra kendine gelebilmiş. Küçükken istemeden yapmışsın tabii =) Bir insan bu kadar temiz kalpli olabilir mi? Herkes saçma sapan şeyler için kavga verirken senin dert edindiğin olaya bak =) Senle son msn sohbetimizde benden mp3'lerimi istemiştin. Bende, "Benim dinlediğim parçaları kimse beğenmiyo, hele sen hiç beğenmezsin, aradan 3-4 sene geçsin o zaman belki hoşuna gider" demiştim. Sanki ikimizde hep kalacakmışız gibi. Öteki yaşantımızın bize bu kadar yakın olduğunu bildiğimiz halde hiç aklımıza bile gelmiyor, sanki yokmuş gibi yaşıyoruz... Nerden bilebilirdik erken vedanı? İsmail dedemizin söylediği gibi "Emir büyük yerden, elden birşey gelmez". Son günlerde yine okuldaki komik anılarını bize anlattıktan sonra; "Ben hayatımı yazayım ilerde kitap yaparım" demiştin. Hepimiz hayatımızla kendi hikayemizi yazıyoruz zaten. Önemli olan kısa veya uzun olması değil, içeriğinin güzel olması. İnan bana senin hikayen mükemmeldi. Hem maddi hem manevi yönden. Biz, arkada bıraktınların, ister istemez üzülüyoruz fakat senin çok daha iyi bir yerde, buradaki hayatından çok çok daha mutlu olduğunu bilerek teselli oluyoruz. İnşallah görüşmek üzere güleryüzlü kardeşim...

Yazım tarih ve saati: 30.11.2009 20:37:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Aslınur TOPÇU
Bir varmış bir yokmuş...

Cnm kardeşim FARUK, bugün sensiz ilk kurban bayramımızı geçirdik. Herkes bayram diye mutlu gözükmeye çalışsa da yürekler yanıyor be Faruk’cum yokluğundan. Gözler seni arıyor. Kimin aklına gelirdi; geçen bayram birlikteydik, bu bayram ayrı. Ölüm ne kadar yakında farkında değiliz. Rabbim son nefeste imandan ayırmasın inşallah. Herkes O güzel, tebessüm eden yüzünden iki kelam duymak istiyor: “nasıl sınız? , bayramınız mübarek olsun.” Öyle alışmışız ki Faruk’cum, bazen merdiven aralarından koşarak çıkıcaksında “nasılsın Aslınur abla?” diye soracakmışsın gibime geliyor hey gidi koca FARUK. Yokluğunu kabullenmek zor. Hak Teala böyle yazmış. Biz ne dersek boş. Rabbim seni bu dünyanın geçici nimetlerinden, fuzili işlerinden; seni çok sevdiği için yanına aldı inşallah. Rabbim sevdiği kullarını yanında olsun istermiş. Sen şimdi ne güzellikler, ne nimetler içindesin kim bilir. Anılarını unutmak zor Faruk’cum. Hele yaşadığımız Rize anılarını unutmak imkansız. Her fotoğraf karesine girmeye çalışan, bizi Selva ile yalnız bırakmayan (iyi ki her resimde varsın) bir Faruk, sürekli dondurma yiyelim diyen bir Faruk, ayakların merdiven basamaklarına sığmadığı için yan yan çıkan bir Faruk ve bunun gibi birçok güzel anılar. Kısacası, sürekli aklımdasın, aklımızdasın Faruk kardeşim. Geçen gece anneciğin “siz bir şeyler yazmıcak mısınız?” diye sormuştu. Yazmak istiyorum ama “yazıların sonu gelmiyor” demiştim. Bugün bir şeyler karalamaya çalıştım. Yüreğim daha birçok şey söylüyor ama elim yazamıyor. Rabbim anneciğinin, babacığının, Selva ablacığının, Erva’cığın ve Ahmet’ciğin yüreklerine kat be kat ferahlık versin inşallah, ecirlerini kat be kat arttırsın inşallah. Ateş düştüğü yeri yokuyormuş canım kardeşim. Zor bir imtihan ama sonu selamet olan bir imtihan inşallah. Rabbim bizleri ahirette ayırmasın inşallah.

Yazım tarih ve saati: 28.11.2009 00:38:00

Ruler
Faruk'u Alman Lisesi  den tanıyor.
Selcuk KAYITMEZER
Paylaşılmıyor Hüzün...

Ali'nin sınıf arkadaşıyım. Yakın bir acı yaşadığımdan hiç bir sözün teselli olamayacağının farkındayım. Yazılanları okuyunca ''Keşke Meleği tanıyacak kadar şanslı olsaydım. '' diyorum. Allah sabır versin. Mekanı cennet olsun... Çocuklar Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil. Çünkü ruhlar yarındadır, Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever. Halil Cibran

Yazım tarih ve saati: 27.11.2009 00:20:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Ömer Cihad VARDAN
Muhammedî Muhammed Faruk

Çok sevgili Ali Reis Topçu kardeşimizin çok sevgili büyük oğlu olarak bilirdik Muhammed Faruk’u. O hakikaten adında olduğu gibi, Muhammedî idi, güler yüzlü idi, güzel cemalli idi. Ona bakınca hep içinin dışında, dışının da içinde olduğunu görürdük. Büyük küçük demeden hepimizle iyi geçinen, bulunduğu ortama kolayca adapte olabilen ve devamlı gülen yüzüyle mutluluk veren biriydi Muhammedî Muhammed Faruk. O acı kaza haberini, 24 Ekim günü MÜSİAD Mardin Şubesini açtıktan sonra aldık. O andan itibaren sanki daha acı bir haberin geleceğinden endişe duyar olduk. Çok ama çok dua ettik, Muhammed Faruk tekrar bize o gülen yüzüyle baksın diye, Allah onu ailesine bağışlasın diye, sevenlerini daha fazla üzmesin diye. Ama emir büyük yerden geldi. Cenab-ı Hak böyle emretti ve biz sevenlerine 29 Ekim 2009 günü onu ebedi yolculuğuna uğurlamak kaldı. İnanıyoruz ki, Allah onu Cennetine koydu ve onun ebedi mekanı Cennet oldu. İnanıyoruz ki, o şimdi bize oradan gülümseyerek bakıyor. Muhammed Faruk bize öyle bir ders verdi ki, inanın belki bu derse hiç hazır değildik. Bildiğimiz, fakat zaman içinde belki de hatırlamak istemediğimiz her şeyi bize hatırlattı. Bizim de hepimizin istediği o Cennete ulaşmak, erişebilmek değil mi, niçin varız ki bu dünyada? Allah, Ali Reis kardeşimize ve tüm aile fertlerine sabırlar ihsan eylesin, bu imtihandan başarıyla geçmelerini nasip eylesin. Yine o yüce Allah’ımız Muhammed Faruk kardeşimize rahmet eylesin. Bilinsin ki bizler, Ailecek, onu hep rahmetle anacağız. Ruhuna el-Fatiha!

Yazım tarih ve saati: 26.11.2009 17:39:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Fatma TOPÇU
En Son Fotoğraf

Faruk’u geçmiş zamanın hikayesinde anmak; hele ki onun o tertemiz saf berrak ifadesi, mutluluğun hayatın sevginin anlamını bize anlatan mütebessim hayali o kadar yakınımızda iken, öylesine zor geliyor ki… Aslında zor gelen Faruk ile acıyı, elemi, kederi aynı cümle içinde zikretmek sanırım. Şimdi yine aynı hayal, yine aynı güleç yüzün hatırası, hayatta iken kimseleri üzmeye kıyamayan Faruk’un yaşadığı gibi anılmak isteyeceğini hissettiriyor.
Faruk, oğlum Ömer’in can dostu, hani neredeyse bebelerin birbirleriyle iletişim kurmaya başladıkları ikinci yaşlarından itibaren sımsıkı arkadaş iki kuzen. Onlar oyunda düğünde, bayramda seyranda her durumda beraber olma planları üreten iki yumurcaktılar. Aile ziyaretlerinin sunduğu kısa süreler onlara yetmediği için hafta sonu birbirlerinde kalmayı neredeyse rutin hale getirmişlerdi ilk okul yıllarında. Annelerden uzun yakarmalar sonucu elde edilen izinlerle “oleey” çığlıklarının eşliğinde evin içinde koşuşturan zıplayan iki çocuğun mutluluk fotoğrafı var o günlerden geriye, bugün zihnime kazınmış.
Faruk, terbiyeli, sevecen, hürmetkar çocuk; sevgili bilgisayar oyunlarına gecikme pahasına hatır sormadan geçmeyen, bir ricayı olsun geri çevirmeyen heyecanlı delikanlı. Şimdilerde herkes onun yaptığı güzel işleri anıyor; kimi Faruk’un taşımak için yardıma koştuğu poşetlerini anlatıyor, kimi gecenin bir vakti basılması gereken evraklar için Faruk’un nasıl da imdada yetiştiğini, bir başkası ise hiç tanımadığı bir ortamda yanına gelen bu delikanlının yaptığı ev sahipliğinden nasıl nasiplendiğini… Tek tek bakıldığında bir delikanlının yüreğinden kopmuş ufacık ikramlar gibi görünen tüm bu küçük resimler bir araya geldiğinde fotoğrafın bütününe vakıf oluyorsunuz; oncacık kısa bir ömrün bile kişinin kulluğunu, insanlığını, amelini, niyetini, kısacası bu dünyadaki varlığının anlamını kurmasına nasıl da yetebileceğini anlıyorsunuz.
“Bu dünyalı gibi değildi o çocuk.” dediler Faruk’un arkasından. Aslında o tam da bu dünyalıydı, bu dünyada olunması gerekendi, kaybettiklerimizi bize hatırlatandı. Hani insanoğlu insanlığını bihakkın yerine getirirse meleklerden daha üstündür ya, belki de bu yüzden onun için “Melek gibiydi“ demek yeterli gelmiyor. Faruk bizlere güzel insan olmanı hem örneğini hem gereğini bilfiil gösterdi. İşte Faruk’un bize bıraktığı güzel fotoğraf karelerinin içinde bu en sonuncusu, en hakikisi, onun en aziz hatırası oldu.
Faruk, sevgili çocuk, bilirim ananın babanın acısının külü etmez bizimkisi, ama çok yandık…ne diyelim; ölüm hak velakin muhabbet baki…

Yazım tarih ve saati: 26.11.2009 15:02:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ali Ulvi TOPÇU
Sen bir" malatya kayısı"sıydın.

Çok defa oturdum ve yazmaya çalıştım bu yazıyı ama hepsindede daha ilk cümlemi bitiremeden gözyaşları kapladı etrafımı.Hangi anımızı yazabilirim ki ? Fas'ta geçirdiğimiz günleri mi?Bahçede oynadığımız basketbol ve futbol maçlarını mı?Halı sahada herkes oynarken senin yürümeden gol attığın sonradanda tüm sahayı dolaştığın maçları mı?Yoksa spor salonunu mu?Hangisini yazmalıyım bilemiyorum çünkü o kadar güzel ve komik anılarımız var ki yazmakla bitmez..Evet evet kesinlikle doğru bu , seninle olan her anım komik ve eğlenceli..Buraya hep hatırladığım bir yanımı yazıcam o zaman sen dünya hayatındayken de sana bunu hep hatırlatırdım. Kademe kademe yükselttiğimiz Fas evlerinde bir akşam herkes yatakta yatıp psp’de pes turnuvası yaparken Emre içeriye su bardağıyla girdi ve özellikle sana dedi ki –“Faruk bardağı buraya koyuyorum sakın kalkıp çarpma dedi” . Emre bile bunu söylerken inanmıyordu senin çarpmayacağına çünkü herkes emindi ki o bardak kırılıcaktı.Pes maçı yaparken sen nasıl olduysa bir gol attın ve ve bir anda yerinden zıplayarak koşmaya başladın .Koşarken o bardağa öyle bir çarptın ki yok yok buna çarpma denmez bildiğin tekme attın ve o bardak havada uçarak duvara çarpıp kırıldı. Hey gidi koca faruk her anımız böylesine komik ve neşeliydi. Kendini o kadar çabuk sevdirebiliyordun ki Fas’ta ki adam bile seni çok sevmişti.Hatta en sevdiği meyvenin adını diyordu sana “malatya kayısısı” . Çok benzetmişti seni ona hatta senin sayende adam bize evini bile vermişti.. Herşeyinle sen harika bir insandın. İnsan senin o “malatya kayısı”sına benzeyen yanaklarını ve yüzünü görünce mutlu oluyordu. Şimdi eminiz ki sen gittiğin yerde çok mutlusun..Ama şunu bilki eksikliğin ve yokluğunu hissediyoruz..Geçen gün emreyle dürüm yiyelim sonra pes oynayalım dedik ikimizinde aklına aynı anda sen geldin çünkü seninle bunu çok yapmıştık.29 Ekim sabahı saat 4 te babam hastaneye amcanın yanına gelecekti . Bende gece çok huzursuzdum içimde garıip bir his vardı. Sabah saat 7 de istemdışı bir şekilde açıldı gözlerim ve elim direk telefona gitti , hemen babamı aradım ki durumunu öğrenmek için.Babam bana babaannendeyim diyince içimi sıkıntı bastı anladım ki kötü giden bir şey oldu .Vefat ettiğini öğrenince elim ayağım boşandı.Çünkü kaza gününden itibaren içimde öyle bir his vardı ki herşeyin güzel olucağına dair kelimelerle anlatamam. Haberi aldıktan sonra sadece 1 dakika oturdum ve düşündüm anladım ki o içimdeki mutluluk senin ahiret hayatında yaşayacağın mutluluğun habercisiydi.Buna gitmek denmemeli asla bu süresini bilmediğiz bir ayrılık belki yarın belki yarından da yakın. Seni çok özlüyoruz . Her haftasonu dersaneden dönerken kaza olan yerde durup dua ediyorum senin için. Hey gidi Faruk TOPÇU hey .. Allah öncelikle Ali abiye , Ayşe yengeye,selva,erva ve ahmete sonra da bizlere sabır ihsan eylesin..Mekanın cennet olsun…Allah hepimizin ahiret hayatındada bir arada olmasını nasip eylesin.Amin

Yazım tarih ve saati: 22.11.2009 16:44:00

Ruler
Faruk'u Berk Dersanesi  den tanıyor.
Berk dersanesi
Derslikler

Berk dersanesi yönetimi Muhammed Faruğun ders görduğu bölüme Faruğun adını verdi.



Yazım tarih ve saati: 21.11.2009 21:36:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Necla TOPÇU
4 Elma

Canım Faruk'cum Bugün kaza geçirdiğinin 28.günü elime belki 10 kez kağıt kalem aldım ama sana yazacak kelimelerin yüreğimdeki acının kağıda döküle miyeceğini anladım.Ama genede senin için bir şeyler yazmak istiyorum.Sen gittiğinden beri hayatımızın akışı değişti.Eskiden aklımızda kalan anıların artık yüreklerimizde kaldı.Furkan abin,Sena ablan,zeynep,zülal seni asla unutmayacak.En çok seni seven Mustafa amcanın dilinden hiç düşürmediği söz Faruğum kapıdan girer girmez ellerime kapanıp nasılsın Mustafa amca deyişini asla unutmaycağım diyor. Amcanı bugün kutsal topraklara uğurladık. Ama bu uğurlama her zamankinden çok buruktu. Mustafa amcan bu senenin haccını Faruğuma hediye edeceğim.Bütün sevabını ona bağışlıcam dedi. Arafatta,Uhudda,Müzdelife'de ona çok dua edeceğim dedi. 24 Ekim günü hiç yaşanmasaydıda takvim 25 Ekime atlasaydı. Hayat insanları öyle imtihana tutuyorki inanamıyorsun. Böyle olayları duyduğun zaman sana çok uzakmış gibi geliyor ama ölüm denen gerçekle yüzleşiyorsun. Bazen diyorsun ki Allah peygamberleri,sahabeleri,öyle imtihanlara tuttu ki biz onların yanında neyiz ki.İşte aciziz...Makamın,malın,mülkün,paranın geçmediği gidilecek,sığınılacak tek kapının Allahın kapısı olduğunu tekrar hatırlıyorsun. İnan bana Faruğum sana öyle dualar ettik ki...7'den 70'e herkes tek yürek oldu Hele yüreği yanan anacığının Allahım aklıyla,fikriyle,bedeniyle oğlumun bana bağışla...Allahım tut elinden kaldır...Meleklerin tabibin olsun diyordu..Hepimiz amin diyorduk inan bana Faruğum...Seni çok sevdik. Senden kopmak istemedik. Senin 5 günlük yokluğun bile asır gelmişken nasıl yokluğuna alışacaktık ama emir büyük yerden. Allahım onu bize bağışla diye dua ettik. Mustafa amcan saat 4 de hastanenin acil kapısında doktor acı gerçeği söyleyince amcan hastanenin mescidinde şükür namazı kılıp Allahım biz inanan insanlarız Allah verdi Allah aldı ömrü bu kadarmış diye dua edip sabah namazını kıldı ama belki onun için en hüzünlü sabah namazıydı. Mekke'den,Medine'den,Mescidi Aksa'dan bile dua yağdı. Ama ilahi tecelli Allah bizden çok seni sevdi ve yanına aldı. Belki çok iyiydin ya bu dünyanın cefasından, çilesinden kurtuldun...Öyle iyiydin ki hayır demesini bilmeyen yardımsever bir çocuktun. İsmail deden bile Faruk'cum bu akşam sohbet arkadaşlarım gelecek dediğinde hemen ben yardım ederim diyendin. Hizmetinde bulunduğun dedelerin hayır dualarını alan nur yüzlümdün. Allahım ahirettede Peygamber efendimizin çadırı altında ona zemzem ikram eden sahabelerin sohbetinde bulunan Musab Bin Umeyr gibi Peygamberimizin başında ''livaül hamd''sancağını tutan hizmet eri olursun inşallah. Geçen gün dedenlere gittiğimde de nasılsın baba dediğimde iyi olmaya çalışıyorum kızım dedi. Dünya hayatı gelip geçici bir ağacın altında gölgelenmek gibidir dedi ve ellerini Rabbine kaldırıp Allah bundan sonra bana ne evlat ne de torun acısı yaşatsın diye dua etti. Rabbim dualarını kabul etsin. Güzel yüzlüm seninle 5 ay önce yaşadığım bir anıyı seni sevenlerle paylaşmak istiyorum. Bilgisayara format atılacaktı Farukcum dedim bu iş en iyi sen yaparsın dedim. Bana takıldı avantamız ne olacak diye bende çok pahalı olmasın dedim. Tamam yenge elma soyarsın dedi. Oturma odasında benim oturduğum koltuğa yüzü koyun uzandı bilgisayarı yere koydu başladı format atmaya. Ben 1 elma 2,3 derken Faruk dedim bu uzun sürmedimi diye takıldım. Yenge elma soymaya sen devam et dedi. 4.elmada faruk dedim bu format işi bana 1 kilo elmaya patlıcak dedim ve çok gülüştük. Ah Farukcum hayatta olsaydında yengen sana 4 değil 40 elma soymaktan üşenmezdi. Allahım ona cennet meyvelerinden ikram eylesin. Bazende düşünüyorsun Allah seçilmiş özel kullarını imtihana tabi tutuyor. Geçen gün internette çok güzel bi sözle karşılaştım. Belki de içimiz rahatlasın diye bu sözü Allah karşımıza çıkardı. Allahu Teala buyuruyor ''Allah sizi canınzla, malınızla veya evladınızla imtihan eder. Eğer buna sabredersiniz Allah ahiret gününde size hesap sormaya haya eder. Ya Rabbi ne güzel bir müjde...İnşallah ailen sabredenlerden olacak. Annesine,babasına ve kardeşlerine şefaatçi olacak. Rabbim onun şefaatine bizleride nail eylesin.Sabır ve Rahmet deryasından hepimizi hissedar eylesin.Nur yüzlüm seni hiç unutmayacağız. Necla Topçu

Yazım tarih ve saati: 21.11.2009 21:27:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Mehmet KÖSDAĞ
-

Ali Reis'e ziyarete gittiğimde daha doğrusu bir Cumartesi günü Sabah kahvaltısını Samandrada beraber yapmıştık sonra o günün anısına resim çekip anılarımızı saklamayı istemiştim. Bu fotograf karesinde rahmetli Farukda vardı. Beceremediğim için bu fotoğrafı buraya koyamıyorum. Daha ilk görür görmez o tombik yanaklarını avuçladığımı hala dün gibi hatırlıyorum ve onun tebessüm edişini de. Ama standartlaşmış gerçek sözleride bilmememiz mümkün değil,takdiri ilahi Rabbim böyle istemiş. Bizlere dua etmekten başka elimizden birşey gelmez.Ateş düştüğü yeri yakar ama Ali cim ne mutluki size böyle bir yavruyu yetiştirip arkasından minnetle andıran siz anne ve babanız kendinizle gurur duymalısınız. Bu dünya ömründe sizlere sabır selamet dilerim. Sevgilerimle Mehmet Kösdağ



Yazım tarih ve saati: 20.11.2009 19:27:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Mustafa HACISALİHOĞLU
Acı bir sondan Mutlu bir başlangıca

Hayat tüm hızıyla akıp giderken
Ölüm aklımızda pek olmuyor aslında
Her şey düzelecek diye beklerken
Şimdi sıra acı çekme faslında

Ölene değil de kalanlara üzülmek gerek
Bu yalan dünya yaşanmaz oluyor giderek
Cennete gitme hayaliyle ölümü isteyerek
Bir ömür geçmez ki Azrail bekleyerek . . .

Yazım tarih ve saati: 17.11.2009 22:45:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ali CEBİR
Cebir Dededen

İçimde ta derinden duyduğum bir acı var,
Sanmayın bu acının devası, ilacı var.
Ölüm er geç gelir başa; ne genç der ne de ihtiyar,
İmanını kurtaranlar inşaallah olur bahtiyar.

Araba hızlı çarptı bana kazara,
Amcam ile babam indirdiler mezara,
Kesin bilemiyorum belki geldik nazara,
Kaderim böyleymiş, elden bier şey gelmiyor.

Çok Kur-anlar okundu, çok dualar yapıldı.
Faruk kurtulsun diye, herkes seferber oldu.
İş işten geçmiş idi yapacak bir şey yoktu,
Kaderim böyleymiş elden bir şey gelmiyor.

Annem kazayı duydu hastaneye koştu.
Gece gündüz demedi, dışarda nöbet tuttu.
Yavrum kurtulsun diye, el açıp dua etti,
Kaderim böyleymiş, elden bir şey gelmiyor.

Akraba, dost, ahbap hastaneye koştu.
Benim halimi görenler Faruk yaşamaz dedi.
Çareler tükenmişti, yapacak bir şey yoktu.
Kaderim böyleymiş, elden bir şey gelmiyor.

Anneciğim ağlama; sil gözünün yaşını,
Okula gönderirken; hep okşardın başımı,
Hiç de eksik etmezdin aşımı,
Kaderim böyleymiş, elden bir şey gelmiyor.

Cebir dede çok üzüldü, yazdı böyle bir şiir.
Er geç herkes ölecek, ister padişah ol ister vezir.
İnsanlığın son bulacağı durağı ya mezardır, ya kabir.
Kabrin nur ile dolsun, Makamın cennet olsun..
Peygamber şefaati hep üzerimize olsun,
Son nefesimizde Rabbim cümlemize iman nasib etsin. (Amin)

Yazım tarih ve saati: 17.11.2009 14:05:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Mustafa Yaşar YILDIZ
Muhammed Faruk

Muhammed Faruk'u, Topçular Hırdavat A.Ş.'de çalışmaya başladıktan sonra,Syn.Ali Reis TOPÇU'beyin odasında tanıdım.Muhammed Faruk' adına çok şey yazılacağına inanıyorum.Manevi yönünü konusunun uzmanları, biyografisini onu benden daha iyi tanıyanları, yada sınıf arkadaşları , yüzlerce - binlerce sahife yazı yazıp, sığdıramıyacaklar, Muhammed Faruk'u anlatmaya yetiştiremiyecekler.Ben tuttuğu futbol takımını bilmiyorum ama adına tüm iyilıkleri tahmin edebiliyorum. Bağışlarsanız ben, bana verdiğni söyleyeyim;Farklı zamanlardada görsem, yüzünde tebessüm olgun bir delikanlı. İnternet sahifesindeki resminin kopyasını alabildim.Saklıyacağım. Tüm inananların Fatihai şerifi okuduktan sonra ,'' Önce Alemlerin Peyganberi, peyganberimiz haz.Muhammet Mustafa (s.a.s.)efendimizin mübarek ruhlarına , tüm Peyganberlerin ruhlarına,şehitlerin ruhlarına .......v.b.lardan sonra '' ,Ailesinden ebediyete intikal etmiş yakınları ve sevdiklerini adları ile anarak sevap gönderilmeye çalışılırya, bende Muhammed Faruk'u, beynime yerleştirip, adıyla andıklarımın listesine ekledim ve 29 Ekim 2009 sabah saat 07.30'dan itibaren naciz dualarımı ruhuna hediye etmeye çalışıyorum.Yüce Allah c.c.'dan ; Tüm Ailesine ve yakınlarına sabrı celil,Muhammed Faruk'unda ebedi hayatında yer-i mekanının cennet olmasını niyaz ederim.

Yazım tarih ve saati: 16.11.2009 01:59:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
A.R.T.
,

Oğlum;
Bugün Pazar, artık Pazar sabahları telefonumuz çalmıyor,
Ömer “Faruk ekmek almaya gidelim” demiyor.





Yazım tarih ve saati: 15.11.2009 08:25:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
KADiR SiPAHi
Veda-Abschied

Auch wenn du gehst,und nicht mehr vor uns stehst,werden wir dich zwar vermissen ,aber trotzdem wissen,dass du auch immer bei uns bist ,in unserem herzen ganz gewiss... Su an yanimizda olmassan bile ,seni özlüyoruz.fakat gercekten biliyoruz sen hep bizimlesin kalbimizdesin... seni 1 kere bu yaz cayelinde görmeme ragmen öz yegenim gibi cok üzüldügümüzü bilmeni isterim... wir sehen uns insaallah...

Yazım tarih ve saati: 13.11.2009 13:10:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
İlhan CEYHAN
(X) işaretine dokunarak kapatma

Öncelikle Muhammed Faruk kardeşime Cenab-ı Allah’tan (c.c) rahmet, peygamber efendimiz Mumammed Mustafa (s.a.v) komşu olmasını dua eder, Kederli ailesine yüce rabbimden sabır ve metanetler dilerim.
Faruk kardeşimle ilk tanışmamız sanırım 5-6 yaşlarında iken amcası Mustafa Topçu abiyi Reis Makine Karaköy mağazamızda ziyarete geldiğinde olmuştu. Amcasının bilgisayarını kullanması için müsaade ettiğinde internet kullanırken duymuş olduğu hazzı sizlere anlatamam. Babası Ali Reis abinin, Mustafa abiye kullandırtma bilgisayarına zarar verir bozar diyerek takıldığında, amcasının en fazla çöker bişe olmaz kullansın dediği zamanki sevincini ve bilgisayar kullanırken almış olduğu hazzı kelimelerle anlatamam.
Birgün amcasının olmadığı bir zamanda amcasının odasında çok yoğun bir şekilde bilgisayar kullanıyor iken, Mustafa abinin hatırladığım kadarı ile bilgisayardan bir dosyaya ulaşıp, bilgiyi kendisine aktarmam istenildiği icap etti. Odaya doğru yöneldim Faruk’cum musade edersen bilgisayardan bir şeye bakmam lazım dediğimde biraz geri çekildi ve klavye ile mausu kullanmam icin bana bıraktı.
Ekrana baktığımda birkaç internet sayfası , birkaç kayıt dosyaları oyun siteleri v.s açılımış vaziyette kalabalık bir ekran bulunuyordu.
Ekran çok kalabalık olduğundan bunları kapatabilirmiyim sen tekrar açarsın dediğimde yüzüme bakarak herkesin de bildiği o tatlı gülümsemesiyle kafasını salladı. Ardından bende dosyaları ekrandan kapatmak için ekranların sol üst köşesinde bulunan dosya bölümlerinden KAPAT butonlarını tıklayarak tek tek kapattım. Üç beş işlemden sonra benim yüzüme bakıp Abi sen bilgisayar kullanmayı bilmiyorsun galiba dedi, dona kalmıştım. Neden ? diye sorduğumda bukadar niye uğraşıyorsunki köşelerde çarpı işareti var onlara dokun kendiliğinden kapanır dediğinde nutkum tutulmuştu ve hiçbir cevap vermeden karşılıklı gülümsemeyle kalan dosyaları (X) işaretine dokunarak kapattım. Bunu öğrettiği için kendisine teşekkür ettim . O gündür bu gündür ekrandan dosyaları kapatırken Faruk kardeşimin 6 yaşında iken bana öğrettiği (X) işaretine dokunarak kapatıyorum.
Mekanın cennet olsun güzel kardeşim. Bütün dualarımız seninle….

Yazım tarih ve saati: 11.11.2009 15:33:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Zehra DALOĞLU
Muhammed Faruk

MUHAMMED FARUK için site hazırlandı. Muhammed Faruk ile ilgili anılarını paylaşabilirsin dedi anneciğin.Muhammed Faruk ‘um ben duygularımı belli edemem yine de bir şeyler yazıp paylaşmak istedim, ne kadar becere bileceğim bilemiyorum, içimden geldiği gibi yazacağım. Anneciğinle beraber sen defnedildikten, herkes dağıldıktan sonra geldik. Senin yanına mezarının başına, biliyor musun? Muhammed Faruk ‘um ben ilk tek mezarlığa geldim. Senin kabrinin başında Kuran-ı Kerim Okudum.Anneciğin ile seni Allaha teslim ettik. Hastanede yoğun bakımda iken Rabbimize yöneldik istedik, her şeyin O’ndan geldiğini bilerek istedik. Anneciğin Allah’ ım emanetini alma bizde kalsın diye çok dua etmişti, benimde yüreğim titreyerek amin demiştim.Rabbimin emanetini verdik. Muhammed Faruk ‘um anneciğin ve babacığının teslimiyeti, sabrı, metaneti ve tevekkülü bana ve daha bir çok kişiye örnek oldu. Cenabı Hak cümlemizi dünyevi imtihan tecellileri karşısında ihlasını koruduğu , firaset ve basiret sahibi takva ehli kullarından eylesin. Eve döndüğümüzde babacığın kimse ağlamıyacak dedi, bende sözünü tuttum, güçlü olmaya çalıştım, ağlamadım. Muhammed Faruk ‘um bu yazıyı ağlayarak yazıyorum artık gözyaşlarımı tutamıyorum şu an yanımda kimse yok seninle hala yiğen dertleşiyoruz. Muhammed Faruk ‘um acın içime sındı, yüreğim yanıyor. Senin güzel yerlerde olduğunu Rabbim rüyalar ile bizlere müjdeliyor. “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Takva sahipleri için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz?el-En’am 32 ayet” Ayet ve müjdelerle teselli bulmaya çalışıyoruz. Muhammed Faruk ‘um şimdi geleyim asıl yazmam gereken anı kısmına hangisinden başlayayım. Apartmanın duvarından boyun uzun olduğu için beni görüp HALA! Diye bağırmandan mı? Sesin kulaklarımda Muhammed Faruk ‘ um. Yoldan geçerken elinde ekmek poşeti Esmanur ve Emir ‘in gönlü olsun diye basket sahasına girip basket oynamandan mı? Anneciğin ile babacığın ümrede iken bayramlaşmaya gelirken ablan ve kardeşlerini gönderip 10 dakika sonra gülen yüzünle kapıda elinde dondurma ile belirmeni mi?. Muhammed Faruk ‘um hep o gülen yüzünle hatırlayacağım seni. HALAN:ZEHRA DALOĞLU

Yazım tarih ve saati: 11.11.2009 13:08:00

Ruler
Faruk'u Diğerleri...  den tanıyor.
Said Yıldız
Muhammed Faruk

Hani hep duyardık ya gençliğe de güvenmem ölen hep ihtiyar mı? Dersini de müteakip defalar yaptık ama bunun müşahedesini, ne anlama geldiğini Muhammed Faruk ile anladım. Ölüm insana bu kadar yakın işte… Bir nefes gibi, alırsın veremesin, verirsin alamasın. Muhammed Faruk’u 4-5 yaşından beri bilirim. Hep gülerdi tebessüm yüzünden hiç eksik olmazdı. Babasının biricik oğluydu. Onu yanından hiç ayırmamasından anlardık. Ne biliyorsa öğretmeye çalışırdı. Namazı öğretirdi. Namaz vakitleri gelince hatırlatma yapardı. Bir gün (tahminen 7-8 yaşında) Muhammed Faruk çok çalışmıştı. Babası beni telefonla aradı. Said Muhammed Faruk’a deki sen bugün çok çalıştın bir miktar para ver dedi. Ben de dediğini yaptım ve söylenen miktarı verdim. O günkü sevinci aklımdan gitmiyor. Birkaç gün sonra aynısını bir daha yaptık; yine sevindi. Daha sonraki günlerde hep yanımda çalışırdı nasıl çalıştığını bana göstermeye çalışırdı. Bugünde çok çalıştım harçlığı hak ettim dercesine etrafımda dolaşırdı. Gizlice babasına sorardım Muhammed Faruk çok çalışıyor harçlık vereyim mi? Verme derdi. Babası daha küçük yaştan itibaren oğlunun para için değil de faydalı bir insan olmak için çalışmasını isterdi. Para zaten bunun neticesi idi. Ali Reis bey oğlunu buna benzer doğrularla yetiştirdi. Muhammed Faruk’a patron olduğunda bu arkadaşı kovarsın derdik. Olmaz derdi. Ona kötülüğü söyletemezdik. O hep güldü; tebessümü ile sadaka dağıttı. Gülerek gitti. Ey kendi güzel, adı güzel nur yüzlü kardeşim biz senden razı idik Allah’ta (c.c) senden razı olsun. Mekânın cennet, komşun adaşın peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v) olsun.
SAID YILDIZ

Yazım tarih ve saati: 8.11.2009 19:24:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ahmet Tarık TOPÇU
M.Faruk TOPÇU

Babam abime 8. sınıf sonunda yaptıgı başarı sonucu babam onun için bir bilgisayar aldı.Ben aslında bu yazıda abimin sırlarını açıklayacaktım ama abime kimseye söylememem için söz verdim. Abim bilgisayarda cok professional idi benim 1:30 saatde yaptıgımı o 5-10 dakkada yapıyordu ayrıca maşallah cook hızlı yazıyordu.Abim hazırlık ta son haftalarda kendini topladı. Lise 2 de çalışıyordu geçen seneye göre daha fazla calışıyordu ama sadace bu seneyi düşünürsek derslerinde ne artış ne de eksiliş vardı 25ekim 2009 tarihinde dershanesine giderken ayagı bir şeye carpıp ana yola duştu. Vuran kişi kactı polisler mbs kamerasından görmüşler. Abimi alıp şişli etfal hastenesine kaldırdılar .polisler abimin telefonunda şifre oldugundan dolayı anneme haber verememişler.en iyi arkadaşı olan ömer abi onu arayınca ancak haber alabilmiş. Ömer abide hemen bizim eve koşup anneme olanları anlatmış.annem Ömer Abinin getirdigi polis numarasını alıp hemen polisi aramış .Polis anneme olanları ve şişli etfal hastenesine kaldırdıklarını haber vermiş. Annem Mahmut Amcam ile birlikte hasteneye gitmiş. Babam Mardin'de idi.Bu olayı duyunca o gün akşamı ucagına yer bulmuş.ben 28 Ekim günü hasteneye gelebildim o gün orada yagmur yagdıgı için erken döndüm.29 ekim günü sabahı babam tarafından uyandırılınca birden ödüm patladı. Duydugum ilk şey annemin aglama sesi idi.babam bana 29 ekimde abimin hayata göz yumdugunu söyleyince ben birden yıkıldım. Bir kaç saat sonra fatih sultan Mehmet cami de abimin cenaze namazını kıldık. Daha sonra abimi güngörendeki aile mezarlıgına gömdük. Bir yandan üzüldüm bir yandan sevindim .Üzüldügüm taraf abimin yanımızdan ayrılması sevindigim taraf abim ölmeden yüzünde bir mutluluk vardı.senki bana merak etmeyin cennete gidiyorum dedi. Abimi çook özlüycem

Not:bütün yakınlarınızın degerini o insanı kaybedince anlarsınız

küçük kardeşi Ahmet Tarık Topçu

Yazım tarih ve saati: 5.11.2009 23:27:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Erva Gülsüm TOPÇU
Zaman alışmayı öğretir ama unutmayı asla.

Doğduğunda belki kolumu geçmeyen boyun cennete gittiğinde beni geçiyordu. 16 yıllık yaşayıp bir ömürlük büyümüştün. Hele de son bir senede. Belki de Rabbim seni yanına aldığında boylu poslu ve yakışıklı olmanı istemişti. Belki de artık Rabbine kavuşma vakti yaklaştığı için son bir senede bu kadar büyümüş ve değişmiştin. O koca göbeğin bile küçülmüştü. Hem de o kadar çok yemene rağmen. Belki de annemin dediği gibi bir ömürlük yemeğini kendi kısa ömrüne sığdırmıştın. Özellikle de dondurmayı.. Beşimizin yediği dondurmayı sen tek başına ( bilgisayarının başından kalkmadan ) yerdin. Oyuna dalıp ne dondurmalar erittiğini bilirim.. Oyunlarla yatıp, oyunlarla kalkıyodun. Her şey gibi bilgisayarı da 16 yıllık ömründe bi ömürlük kullanmıştın. Şimdi düşünüyorum da, sanırım sen hayatı dolu dolu yaşamışsın. Dolu dolu yaşadın, her saniyesinden zevk aldın ve her saniyesinde eğlendin. Belki de bu yüzden yüzün hep gülüyordu.
Hayata sonsuza dek gözlerini yumduğunda bile.. Belki de yüzüne yerleşen en güzel gülümsemeydi. Cennete gidecek olmanın verdiği gülümseme.. Sen kocaman gülerken bizim gözlerimizden kocaman yaşlar damladı. O kadar ani ve çabuk olmuştu ki.. Sen gözlerini sonsuza kadar kapamadan sadece birkaç saat önce senin resimlerine bakıyodum. Ve aklımdan geçen şey “bir an önce uyanıp eve dönse de, şu resimlere birlikte gülsek...” di. Resimlerine baktım ve yattım. Uyandığımda o resimlere seninle birlikte gülemiyceğimizi öğrendim. Senin uyanıp sapasağlam eve dönceğine o kadar emindim ki.. Başka Hiçbir ihtimal yoktu benim için. Seni yoğunbakımda; makinelerle; ağzında, burnunda borularla bile düşünemezken ölümü nasıl kondurabilirdim sana. O güzel yüzünün güldüğünü bundan sonra göremiycek olmak.. Senin hep güleceğini bilmek, ama bunu göremiycek olmak.. Sadece güldüğünü değil, seni bir daha göremiycek olmak.. Ve en kötüsü: Senin değerini bilemediğimi farketmek..
Bir gece bir yerde kalsan eksikliğini hissetmem, üzülmem; ama senin bir daha bu evde uyuyamıycağını bilmek.. İşte şimdi senin eksikliğini hissediyorum. Hem de çok.. Hayatımın nerdeyse her saniyesinde sen vardın. Tak diye kapıyı açar dalardın. Her seferinde kovardım seni. Sen de bıkmadan usanmadan tekrar tekrar girerdin. Keşke şimdi de burda olsan ve odaya girsen.. Keşke hayatımın her saniyesini doldurmaya, her saniye beni rahatsız etmeye kaldığın yerden devam etsen..
İlk defa seni özledim. Her yerde senden bir hatıra, bir iz.. Her şey seni hatırlatıyor.. Aklına gelicek gelmiycek her şey.. Cüzdanımdaki resminden tavadaki avizeye kadar.. Odaya her girdiğinde kafanı eğmek zorunda kalırdın avizeye çarpmamak için. Bazen de kafanı eğmezdin avizeye çarpardın. “Kocaman”dın sen. Arabaya sığamayandın, açılma yatağı devirendin.. Sen, sendin işte. İyinle, kötünle, gülen suratınla, bilgisayarınla, kestirmeye üşendiğin için upuzun olan saçlarınla.. Her şeyinle sen, sendin.
Sen bu ailenin ders çalışmayan, gününü bilgisayar başında geçiren, annem bişe istediğinde tamam diyen ama bilgisayarı bırakamadığın için istediğini geç yapan, roka al dediğinde gidip semizotu alan, dersanede dersin başlangıç saatini bir saat geri aldıklarında bunu bilmeyen veya bilse de eski saatinde gitmeye devam edip hiçbir zaman ilk derslere girmeyen, dersaneden kaçıp iki adım sonra yakalanan, kısacası hayatının her saniyesinde kaydetmeye değer bir anısı olan “Faruk”usun.
Sen kanatsız bir melektin belki de.. 29 ekim sabahı kanatlandın ve cennete uçtun. Bu dünyaya sonsuza dek elveda dedin. Gülerek. “Siz bu dünyada yaşamaya devam ederken ben cennette sizi bekliycem.” demek istiyodun belki de.. Ama ne demek istediğinin artık bir önemi yoktu. Çünkü biz senin sesini bir daha duyamıycaz.
Sakın sanma ki unutucaz! Her zaman gönlümüzde yaşıycaksın. Belki acını unutucaz ama seni değil.. Belki yokluğuna alışıcaz ama asla unutmıycaz. Çünkü zaman alışmayı öğretir ama unutmayı asla!..

Yazım tarih ve saati: 4.11.2009 10:09:00

Ruler
Faruk'u Ailesi  den tanıyor.
Ayşe Sena TOPÇU
Sevenler asla unutulmaz...

Gönlümüzde bir yürek yangını.Günler geçtikçe küllenecek zannediyorsun.Külleri bir resim,bir anı,bir eşya körüklüyor.Tekrar tekrar gönlünde yangın başlıyor.Kalbin bir kor oluyor.Nasıl dayanacağım diyorsun için alev alev oluyor.Ama biliyorsun Allah verdi Allah aldı.İçimi rahatlatan o sevdiğinin yanında onu sevenin yanında .Rabbime dualarımda yalvarıyorum.Rabbim o daha çok küçük onu yalnız bırakma.Faruğu Habibullahın dizinin dibinden ayırma.Dualarımızdan onu haberdar et.Allah'ım ailesine sabrının mükafatını ahirette en güzel şekilde ver.Amcam evladını kendi elleriyle mezara koydu.Rabbim bu acıyı Peygamberemiz(s.a.v.)tam 6 kez yaşamıştı.Hz.Fatıma'dan önce vefat edeceğini öğrendiğinde çok sevinmişti.Bir daha evlat acısı yaşamayacağı için.Rabbim evlat acısı ne kadar acıki Peygamberimiz bir tanesi kendinden sonra geleceği için sevinmiş.Allah'ım bu acıyla imtihan ettiğin aileyi iki dünyada da en güzel şekilde mükafatlandır.Peygamberimiz nasıl evlat acısına sabrettiyse bizim ailemizede Peygamber sabrı lütfet.Allah'ım sen Faruk'u bizden çok sevdin yanına aldın ama Rabbim inan bizde onu çok sevdik.Allah'ım Faruk çok güleryüzlü,iyi kalpli,yardımseverdi.Dedeleri ve ninelerinin iyi niyetli nazlı torunu,Anne babasının güleryüzlü biricik evladı,Selva'nın Faruğuydu işte en sevdiği en kıyamadığı,Kardeşlerinin sevimli abisi,Amcalarının ,halalarının,yengelerinin can yeğeni,Kuzenlerinin içinde yeri doldurulamayacak kadar sevileni,Arkadaşlarının can dostu.Rabbim bu kullarının sevdiği kulunu Peygamberimizin dizinin dibinden ayırma.Onu sevenleriyle cennetinde buluştur.(Amin)

Yazım tarih ve saati: 3.11.2009 12:44:00

Ruler
14 adet kendisi yayınlanmasını istemeyen.
svzO7B
Ruler
Süleyman ALBAYRAK
Ruler
Sabri Öz
Ruler
20lKq
Ruler
Fatih Bahadır
Ruler
Handan dicle ersunay
Ruler
Saniye şen
Ruler
Aylin kuroglu üçkan
Ruler
süleyman ALBAYRAK
Ruler
ENGİN ÇELİK
Ruler
Yusuf
Ruler
zeki sevim
Ruler
Mahmut BARUT
Ruler
İsmail Hakkı Şengüler
Ruler
Son eklenen anılar

29.10.2017 23:09:00

29.10.2017 22:44:00

19.10.2017 21:49:00
24-16
25.5.2017 11:44:00

29.10.2015 03:20:00